Mehmet Saatçi
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Asayiş
  4. HALBUKİ HEPİMİZ ÖLECEĞİZ BE ABEM.

HALBUKİ HEPİMİZ ÖLECEĞİZ BE ABEM.

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çay var içerseniz, Simit var yerseniz, Ben var severseniz. Neyse konumuz o değil; herkes kendi imkanınca bir şeylere tamah ediyor. Herkes imkanı elverdiğince zavallı aslında.

 

Çaylarrrrr Bendennnnnnn…

Kimi zaman geçmişin yükü altında eziliriz, kimi zaman onunla savaşırız. Ama asıl tehlike, onu inkar ettiğimizde başlar. Çünkü bastırılan anılar, susturulan pişmanlıklar ve görmezden gelinen gerçekler en korkutucu şekilleriyle geri döner.

Geçmiş ürkünç bir gerçektir ve varlığını sürdürürken tatmin edici bir yanıt bulup canını kurtaramayan herkesi yakalar..

Tepeden tırnağa her kademede, dünyalık şeylere tamah eden bir yozlaşma var. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyevi çıkar odaklı bir anlayış hakim.

Halbuki hepimiz öleceğiz be abem. Belki 1 dakika sonra belki de en fazla 40 sene sonra bu dünyada olmayacağız ve insanı bu dünyada da ahirette de zavallı konumuna düşüren şeylerin hiçbirini yanımızda götüremeyeceğiz.

‘Ben var severseniz’…

Bazen herkesin şikayet ettiği sorunlara, büyük büyük çözüm önerileri, acil eylem planları yapıldığını görüyorum. Bazısı çok mantıklı geliyor. Ama ölümü unuttuktan sonra hepsi pansuman nispetinde. Çünkü hiç ölmeyecek gibi dünyalık şeylere tamah eden toplum, en mükemmel yapısal düzenlemeler yapılsa dahi bir açık bulur.

Biz de memleket diye daha çoook ağlarız…

Siz siz olun Harabat ehlini hor görmeyin, onların içinde defineye malik viraneler çoktur. Ben aciz bir meczup olmayı şeref sayarım, belki makamımız bizden önce ki meczupluğu evliyaullah’lıkla müjdelenenlerden olabilir. Nalıncı Babayı bilir misiniz? Allah, insanları imajlarına göre değil, niyetlerine ve amellerine göre hesaba çekecek olmasına rağmen insanların onu yanlış tanımasıyla, cenazesini bile yerde bırakmışlardır. Ama işte asıl konu burada başlar. Dönemin Padişahı Sultan Murat’ın rüyasına giriyor bu meczup; “Rüyasında, daha önce hiç görmediği bir adam ona “Cenaze namazımı Fatih Camii’nde kılmaya hazırlan. Beni evimde toprağa ver. Üzerime bir türbe, yanıma bir tekke ve bir çeşme yaptır” diye emrivaki konuşuyor.

 

Uyanınca uzun bir süre rüyanın etkisinden kurtulamayan Sultan 3. Murat, kararsızca ne yapacağını düşünmüştü. Onun bu halini gören Vezir- i âzam Siyavuş Paşa ne olduğunu merak etmiş ve padişaha sormuştu. Padişah da ona gördüğü rüyayı anlatmış, derhal hazırlanıp tebdili kıyafet halkın arasına ineceklerini söyler. Çarşıda gezerken yerde milletin kaldırmaktan kaçındığı ceset görür. Ama ne yapıp ne ettiyse cenazeyi yıkarken bulur kendini Sultan Murat. Rüyasındaki adamın talep ettiği gibi cenazesini Fatih Camii’ne götürmüşlerdi. Paşa hemen oraya buraya sorarak kefen, tabut gibi gerekli malzemeleri tedarik etmiştir. Malzemeler tamamlandıktan sonra padişah ve paşa birlikte adamın cenazesini yıkamışlardır. Adam yıkanırken öyle bir güzelleşir ki adeta parlamaya başlar nurdan. Hiç de öyle anlattıkları gibi ayyaş bir kötü adama benzemiyordur oysa. Hafif tebessüm vardı yüzünde, padişahın kanı kaynamıştı adama.Yıkama işini tamamladıktan sonra adamı kefenlemişlerdi. Paşa, padişaha adamı nereye gömeceklerini sorar. Padişah adamı evinin bahçesine gömeceklerini söyleyerek vezirden adamın evini bulmasını istemiştir. Eve geldiklerinde meczup Nalıncı Babanın eşi karşılar onları. Kadın mahcup bir şekilde onlara teşekkür etmiştir. Padişah cenazeyi nereye gömeceklerini sorar?. Kadın onlara evinin bahçesindeki mezar çukurunu göstererek konuşmaya başlar: “Bizim bey mezarını kazıp hazırlamıştı. Bana da ‘Beni buraya defnetsinler hanım.’ diye tembihlemişti.”

(Nalıncı Baba’nın asıl adı, Muhammed Mimi Efendi’dir, Bergamalı‘dır. Unkapanı Araplar Camii karşısında bir dükkanda nalıncılık yapar)

Padişah bütün bu duyduklarından sonra adamı artık daha bir merak eder duruma gelmişti. Hemen adamı kadının gösterdiği yere defnetmişlerdi. Padişah artık en sonunda merakına yenik düşerek kadına adamın nasıl biri olduğunu sormuştur. Kadın bu soru üzerine anlatmaya başlar: “Evladım, rahmetli bizim efendi bir âlemdi. Akşamlara kadar ayakkabı yapardı. Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucunda ne varsa verir satın alırdı. Sonra getirip helaya dökerdi. Sebebini sorduğumda da Müslümanlar içmesin diye yaptım derdi.” Padişah anlatılanları dinlerken iyice şaşırmıştır. Kadın devam eder: “Ah oğul bu da bir şey mi? Nerede malûm kadınlardan bulsa, hemen ücretlerini öder, eve getirirdi. ‘Ben sizin zamanınızı satın aldım mı? Aldım. Öyleyse şimdi dinlemeniz gerek.’ deyip, bana da onlara dinimizin gereklerini anlatmamı tembih eder ve evden çekip giderdi. Sabaha kadar o kadınlara dinimizin vecibelerini anlatırdım.” Padişah olayın aslını öğrenince halkın ne kadar ön yargılı olduğunun farkına varmıştır. Aslında hiçbir şey düşünüldüğü gibi değildir. Sadece onlar adamın yaptıklarını yüzeysel bir şekilde gördükleri için adamı yanlış tanımışlardır. Kadın padişahın ne düşündüğünü anlamış gibi “Evladım, milletin ne sandığı umurunda değildi ki onun. Zaten namazı da mahalleliyle kılmaz, uzak mescitlere giderdi. ‘Öyle bir imamın arkasında durmalı, ki tekbir alırken Kabe’yi görmeli’ derdi.” diye söylemiştir hep.

Sultan 3.Murat.

Padişah artık rüyasının hikmetini anlamıştır. Halkın onun cenazesi bile yıkanmaz dedikleri adam, belki de ona bunları söyleyenlerin hepsinden daha iyi birisidir. Öyle olduğunu bilen yoktu çünkü adam yaptığı iyilikleri insanların gözüne sokmuyordu. Kadın anlatmaya devam eder: “Hatta bir gün ona; ‘Bana bakasın efendi! Sen böyle yapıyorsun, ama dedikodular aldı başını gidiyor. Komşular kötü belleyecek seni, inan cenazen kalacak ortada’ demiştim. O da ‘merak etme hanım, kimseye zahmet vermeyiz. Mezarımı bahçeye kazdım, oraya defnedersiniz’ demişti. Ben de ona; ‘İyi de seni kim yıkasın, namazını kim kılsın, kim kaldırıp gömsün?’ dedim?.”
Padişah, kadın bu kısmı anlatırken iyice heyecanlanmıştı. hemen “O ne demişti?” diye sordu. Kadın da şöyle devam etti: “A oğul, dedim ya bizim bey bir tuhaftı. Önce uzun uzun güldü, sonra da dedi ki ‘Allah büyüktür hatun, padişahın işi ne?”

Ben o kadar şanslı olur muyum bilmiyorum ama elleşmeyin cesedimle, belki işsiz bir padişah çıkar gelir, defin görevini yerine getirir…

Direnin ey insanlar, hatta direnirken de gülümsemeyi bırakmayın. Saygı ve hürmetle büyük küçük demeden alayınızın ellerinden öperim…

Evet unutmadan; Cesaret Bulaşıcıdır…

HALBUKİ HEPİMİZ ÖLECEĞİZ BE ABEM.
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Süper kalemine sağlık kardeşim.

  2. 26 Şubat 2025, 11:07

    Mevlam bizlerinde gözünü açsın .

    Cevapla