Mehmet Saatçi
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Çevre
  4. BENİ TARİF ETMEYE, BİR TEK ÜÇ MAYIS YETMEZ…

BENİ TARİF ETMEYE, BİR TEK ÜÇ MAYIS YETMEZ…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yağmur her yere yağar ama yıldırım bir yere düşer. Urfa bana küsmüş de, haberim yokmuş gibi günler sanki.

Zenginlik kime yakışıyorsa Allah ona versin. Makam kime yakışıyorsa Allah ona versin. Ben şöyle adamım, şöyle şerefliyim, böyle haysiyetliyim diye gösterip, olamayanlara da Allah az haysiyet, şeref, namus ve adamlık nasip etsin.

Ben aslında o geminin gelmeyeceğini biliyordum. Ne yapsaydım yani suya mı atlasaydım? Çirkini öpmemişler kendini namuslu sanmış sonra herkese ahlak dağıtmış. Neyse o gemi gelmeyecek kaptan, limanı yakalım.

Hocam ben islam’ın farzlarında kaydırma yapmışım. Ramazan Bayramlarında kurban kestim, Kurban Bayramlarında oruç tuttum, senede bi defa namaz kıldım, günde beş vakit fitne dağıttım. Günde 5 vakit fitre dağıtacak durumum yoktu hocaaam. Bende ismi en yakın diye fitne dağıttım. Hocam şimdi siz söyleyin: Yine de ben cennetlik miyim cennetliksem kaçıncı kattayım?

“it just an endless quest without knowing what quest is”
Türkçesi ise; Hayatı tesbih yapmışım, oha falan olmuşum, çüş olmuşum…

Hiç düşündünüz mü, Dünya tarihinden Türk’ü çıkarırsak geriye ne kalır…!!!

Bunları anlatmam için elimi yuymam gerek;
Sonra da o elimi, kalbime koymam gerek. Nerden başlasam bilmem, başlangıcım yok benim.
Ergenekon, Malazgirt, destanlarım çok benim.
Mâzimi anlatmaya yetmez teknik ve ilim.
Kafkaslar’ dan Tuna’ ya tarih benim, Türk benim.Melikşah, Süleymanım yahutta Alparslanım;
Sakarya, Gelibolu, Antep’ te akan kanım.
Şahin’im tek başına düşmanı yıkan canım.
Selçuklu, Osmanlı’yım; Fatih benim, Türk benim.Otağım, obam, yurdum, avradım ve kısrağım,
Namusum benim bunlar; demirden olsa dağım;
Hapsolsam da içine tel tel dağılır ağım.
Kızıl ve Yeşilırmak, Çoruh benim, Türk benim.Ardahan, Edirne değil; Kırgız, Çerkez, Türkistan,
Baba yurdum Türkiye, ana yurdum Asya’dan,
Gurbet elde bir olup, tek yürek gibi atan;
Avusturya, Hollanda; Münih benim Türk benim. Beni tarif etmeye bir tek üç mayıs yetmez;
Yıl değil asır değil, bin yıllarla da bitmez.
Dünyadan Türk damgası dünya durdukça gitmez.
Milat önce sonrası, tarih benim, Türk benim!

Evet 3 Mayıs 1944’te yaşanılanların yıl dönümünde günün mânâ ve ehemmiyetine binaen tabutluklarda ve cezaevi köşelerinde işkence görüp, yakın zamanın Cumhurbaşkanı ve eşi gibi ülkemizi yabancılara şikayet etmemek adına “Türkiye’de işkence yapılıyor, dememek için bilmiyorum dedim” diyen, elektrikle işkence gören ve kör olma noktasına gelen Türk milliyetçisi Reha Oğuz Türkkan nezdinde bütün Serdengeçtileri, Başbuğ Türkeş’i ve son olarak fikir yol başçım Atsız atamı saygı, hürmet, özlem ile yâd ederim.

Fransız Kimyacı Lavoisier tanır mısınız? Kendisini 51 yaşında iken, mahkeme giyotinle ölüme mahkum eder. Boynunun vurulmasını beklerken kitap okumaktadır. O ilginç adam Cellatı, onu giyotine götürmek için yanına geldiğinde Lavoisier, nerede kaldığını unutmamak için kitabın arasına bir “kitap ayracı” koymuştur…
Lavoisier, giyotine giderken Matematikçi arkadaşı Langrange’i yanına çağırır:
“Kafam sepete düştüğünde gözlerime bak. Eğer iki kere göz kırparsam, insanın kafası kesildikten sonra bir süre daha beyin düşünmeye devam etmekte demektir…” der.

Ve Lavoisier’in kafası giyotinle kesilir, sepete düşer; gülerek iki kere göz kırpar!..

Matematikçi Langrange diyor ki;
– “Lavoisier’in son saniyede ki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir.
– Ama o yobaz kafalar asırlarca karanlıkta sürünecekler.

Düşünün yıl olmuş 2025 biz halen taharatlanırken, kıçımızdan kaçacak suyun orucumuzu bozup bozmayacağının ispatını soruyoruz.

Ülkede muhalefeti beğenmeyenlere yeni mucitlikleriyle tokat gibi cevap gecikmedi; muhalefet suikasti engellemek için jammer, suikastçiler görünmesin diye de kameraları bantlamayı icat ettiler. Şimdi düşünün biri çıkar bütün mahalleyi öper 1 kişinin haberi olmaz. Bunlar 1 kişiyi öpsün, bütün mahallenin haberi olur. Allah razı gelsin onlardan.

Geçmişimize sahip çıkmıyoruz, düşünün koskoca cihan padişahısınız ve en gösterişlisinden Tuğra’nız var. 300 sene sonra torununuz olduğunu söyleyen aklı evveller onu Tofaş’ın Doblo’nun arkasına nal gibi yapıştıracak. Sizin gibi torunun ben; diye güzel dileklerinizi duyar oldum.

Garip bir ülkeyiz vesselam, düşünün milletin gizli örgütü Opus Dei olur, Malta şövalyeleri olur İlluminati olur. Bizdeki gizli örgüt f tipi veya s tipi cemaat oluyor. Kan içmeli ayin olsun, kutsal suya parmak basmak olsun böyle şeyler yok mesela. Adamlar oturur 20 kişi aynı maklubeye kaşık sallar, kim kimden ne kadar himmet geliri sağlayacak onun hesabını yaparlar. La işte memleket olarak vizyonsuzluğumuz devlete sızan gizli örgütün tipsizliğinden belli. Yok mu laan bu ülkede kapşon pelerin takıp latince konuşacak hain orospu çocukları. Evde risale okuyan, tesbihat yapan gizli örgüt mü olur la? Onun bile suyunu çıkardınız yani.

Ha bu arada eskiden ben kendimle sadece konuşuyordum. Artık tartışmaya da başladım. Yakında kavga eder karakola da düşeriz anlaşamıyoruz dayı ogli!

Direnin ey insanlar, hatta direnirken de gülümsemeyi bırakmayın. Saygı ve hürmetle büyük küçük demeden alayınızın ellerinden öperim…

Evet unutmadan; Cesaret Bulaşıcıdır…

BENİ TARİF ETMEYE, BİR TEK ÜÇ MAYIS YETMEZ…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 4 Mayıs 2025, 01:08