5 Kasım tarihinde yapılan Başkanlık seçimlerinde Donald Trump, dört yıl aradan sonra yeniden kazanan taraf oldu. Bu gelişme, iç ve dış politika fay hatlarında büyük sarsıntılara neden olacak gibi görünüyor. Dolayısıyla, Amerikan kamuoyunun yanı sıra dünya genelinde de bu seçimlere yoğun bir ilgi var.
Zira seçim sonuçları yalnızca Amerika’nın iç siyaseti açısından değil, küresel politikanın seyrini de etkileyen bir öneme sahip. Trump, 280 delege ve ulusal oy oranında yüzde 51 ile bu başarıyı elde ederek Temsilciler Meclisi’nde ve Senato’da ‘süper çoğunluk’ kazanarak zaferini pekiştirdi.
ABD’nin 47. Başkanı olan Trump’ın Florida’da gerçekleştirdiği zafer konuşmasında dikkat çeken ifadeleri arasında şunlar yer aldı: “Artık kontrol bizde! Bu, ülkede daha önce hiç yaşanmamış bir siyasi başarıdır. Sınırlarımızı daha da güçlendireceğiz. Ülkemizle ilgili her şeyi düzelteceğiz. Tarih yazdık. ABD’nin altın çağına girdiğiz. Savaş başlatmak istemiyorum, mevcut savaşları sona erdireceğim.“
Kuşkusuz, 248 yıllık tarihin yüzde 94’ünü savaşarak geçiren bir ülkenin başkanının “Savaşmayacağım ve tüm savaşları da bitireceğim” demesi müesses nizam ile silah lobilerinin en büyük korkusu haline geliyor.
***
Bu durum, belki de seçim kampanyası sırasında Trump’a yönelik bir suikast girişiminin neden gerçekleştiğini açıklıyor. Zira savaş taraftarı olmayan bir başkan olarak John F. Kennedy, tarihler 22 Kasım 1963’i gösterdiğinde, suikasta uğramıştı.
Kennedy’nin de Trump gibi Rusya ile savaşmak yerine diplomasiyi tercih etmesi ise tarihi bir ironiden çok daha fazla şey ifade ediyor. Kennedy ayrıca Rusya ile nükleer tansiyonun yükselmesine karşı durmuş ve İsrail’in nükleer silah programına karşı çıkan bir tavır sergilemiştir.
‘Rusya ile dostluk ve savaş karşıtlığı’ Amerikan müesses nizamı açısından asla dokunulmaması gereken bir ‘yasak elma’düşüncesidir.
Hem Kennedy hem de Trump, bu ‘yasak elma’lardan ısırık aldıkları için ABD’deki şahin küreselcilerin hedefi haline geldi. Nitekim 2020 seçimleri öngörülen şekilde elinden alındı. Yargı tehdidiyle karşı karşıya bırakıldı. Malvarlığına ve siyasi geleceğine ipotek konulmaya çalışıldı. Ardından bir suikast girişimi yaşandı.
Boyun eğmeyen Trump, 1892’de Grover Cleveland’dan sonra Beyaz Saray’ı kaybedip geri dönerek kazanan ilk başkan olarak tarihi bir başarıya imza attı.
***
Trump, ABD’deki ‘mavi duvarı’ parçalayan siyasi yapıyı altüst etme görevine soyundu. 2016’daki zaferi ise her açıdan popüler bir halk dev