Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 2025 yılındaki 2. Trump döneminin politikalarının nasıl şekilleneceğine dair tartışmalar sürüyor. 20 Ocak’tan sonraki süreç, sadece ABD’nin iç dinamiklerini değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel dengeleri de etkileyecek gibi görünüyor. Trump yönetiminin, Beyaz Saray’ın Ortadoğu konusundaki İsrail yanlısı tutumunu güçlendirmesi ve Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında diplomatik müzakerelerin önünü açması bekleniyor. Ama bizim için esas mesele Suriye’nin kuzeyi ve terörle mücadeledir! Bugün, farklı kılıflar altında da olsa, İsrail’in YPG/PYD terör örgütü kontrolündeki sınırlarımıza yakın bölgelerde konuşlandığı aşikar.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaşanan tehditleri anlamak adına terör meselelerinin ulusal gündemden düşürülmesi için bir paradigma değişikliği çağrısında bulunmuş durumda. Türk devletinin, gelecekte Türkiye’ye rağmen kurulması muhtemel oyunları bozmak için çok yönlü bir düşünme ve hızlı hareket etme gerekliliği her zamankinden daha fazla hissediliyor.
Bu bağlamda, geçtiğimiz hafta medya temsilcileriyle bir araya gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan‘ın beyanları önemli. Örneğin, “İsrail unsurlarına neden odaklanıyoruz?” sorusu, net bir yanıtı olan bir soru. Çünkü Türkiye-Suriye güvenliği açısından ciddi tehditler barındıran, İsrail’e müzahir, İran’a karşı bir tampon oluşturacak yapıların, yani sözde Kürt Devleti’nin kurulma girişimleri hala canlılığını koruyor. Bakan Fidan, “ABD’nin Ortadoğu’daki en önemli varlık sebeplerinden biri İsrail’in güvenliğidir. İsrail’in güvenliğiyle ilgili konularda Suriye’nin bir etkisi olur mu, olmaz mı? ABD, bunu da ciddi biçimde gündeme alacaktır” açıklamasında bulunarak risklerin yanı sıra fırsatlara da dikkat çekmiş oldu.
Hakan Fidan’ın, “Arazideki durum farklı bir operasyonu zorunlu kılarsa, Cumhurbaşkanımız da ifade etti, elbette gereği yapılır” demesi, durumu daha da önemli kılmaktadır.
Rusya ve İran’ın Türkiye-Suriye normalleşmesi adına bir adım atmadığı bir ortamda, kuzey Suriye’deki terör örgütlerinin nasıl ortadan kaldırılacağı veya hangi şekilde dönüştürüleceği konusunun, Türk-Amerikan ilişkilerinde çözülmesi gereken bir mesele haline geldiği de gözler önündedir.
***
F-16 PAKETİ… ŞİMDİLİK YENİ UÇAK VE MÜHİMMAT
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasının ardından, ABD yönetimi ile Türkiye arasında savunma alanında artan bir işbirliği söz konusu. Mevcut bilgiler, 23 milyar dolarlık F-16 paketinin kapsamının daraltıldığını göstermektedir.
Buna göre, ABD’den 40 adet yeni F-16 V (Viper) uçağı (32 adet C Blok, 8 adet D Blok) alımında bir değişiklik gözükmezken, Milli Savunma Bakanlığı, 79 adet F-16 modernizasyon kiti ve 20 adet yedeğini alma planını şu an için ertelemiş durumda. Ancak paket içindeki