Türkiye’yi sarsan Narin Güran cinayetinin ilk duruşmasında söz alan Nevzat Bahtiyar şoke eden ayrıntılar anlattı….İşte Nevzat Bahtiyar’ın mahkemedeki tüm ifadesi…
Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanmasına başlandı.
8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşması için tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi’ne getirildi.
Adliye önüne de güvenlik önlemleri kapsamında polis bariyerleri yerleştirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı.
Duruşmada, tutuklu sanıklar amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile Narin’in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi’ne sakladığını soruşturma aşamasında itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları hazır bulundu.
Sanıkların kimlik tespiti ile başlayan duruşma, kamerayla kayıt altına alınıyor.
Baba Arif Güran, “müşteki”, aralarında tutuklu şüphelilerin de bulunduğu 26 kişi “tanık”, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyarbakır Barosu avukatları da “müşteki kurum” sıfatıyla duruşma salonunda yerini aldı.
Duruşma öncesinde, Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve bazı baro başkanları davaya katılma talebinde bulundu. Ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyarbakır Barosu avukatlarına söz verildi.
Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti, TBB ve bazı baro başkanlarının katılma talebinin suçtan zarar görmedikleri gerekçesiyle reddine karar verdi.
Duruşmanın başında mahkeme başkanı, sanık Nevzat Bahtiyar’a “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hakkında dava açıldığını belirterek, sanıktan savunma yapmasını istedi.
Bunun üzerine duruşmada, ilk olarak tutuklu sanık Nevzat Bahtiyar savunma yaptı.
Mahkeme başkanının, “Salim’i neden aradın ve Arif Güran’ın olay günü evine nasıl gittin?” sorusu üzerine sanık, “Suyumuz kesilmişti. Su için aradım. Susma hakkım var mı? Olayı anlatmak istemiyorum. Önceki beyanlarım doğrudur. En son verdiğim beyanım doğrudur.” dedi.
Arif Güran’ın evine yaya olarak gittiğinde başka birini görüp görmediği sorusu üzerine Bahtiyar, kimseyi görmediğini iddia etti.
– “Salim, beni silahla tehdit etti”
Nevzat Bahtiyar, savunmasında, kendi evlerinin avlusunda ağaçları suladığını, Salim Güran’ın, kendisine “Seninle işim var” dediğini söyledi.
“Neden çelişkili ifade verdiniz?” sorusuna sanık, “Korkmuştum. Silahla ailemi tehdit ettiği için ilk ifademi doğru vermedim.” şeklinde yanıt verdi.
Mahkeme başkanının, Arif Güran’ın evinde bir ses duyup duymadığına ilişkin sorusu üzerine Bahtiyar, “Hayır. Eve girdim. Odaya gittim, baktım, Narin yatıyordu. Salim, Narin’i kendilerini gördüğü için öldürdüğünü söyledi. Salim, bana, ‘Bunu kaybedeceksin, Bunu bir yere at. Parça parça haline getir ve götür dereye at, kimse görmesin.’ dedi.” ifadelerini kullandı.
Daha önce ceset görmediğini söylemesinin ardından mahkeme başkanının, “Bu soğukkanlılık nereden geliyor?” sorusu üzerine sanık, şöyle konuştu:
“Salim, beni silahla tehdit etti. Beni silahla ve oğlumu öldürmekle tehdit etti. ‘Önce onun, sonra senin kafana sıkarım.’ dedi. Sonra, Salim evden dışarı çıkıp battaniyeyi getirdi. Battaniye sardıktan sonra eve götürdüm. Battaniyeye koyup arabaya götürdüm. Daha sonra da evin ahırına götürüp torbaya koydum. Narin’i arabaya koyduktan sonra Yüksel Güran, tepede ağlıyordu. Aşağı indikten sonra Salim arabasıyla aşağı doğru geldi. Ahıra götürdüm, orada torbaya koydum. Bunu ben düşündüm. Ahıra götürdüm çuval oradaydı. Narin’in üzerinde kıyafeti vardı. Siyah tişört, çantasının olup olmadığını hatırlamıyorum. Battaniyeyi Salim arabasıyla gelip benden aldı, aşağı doğru indi. Annem ve eşim evin içindeydi. Çuvalı arabanın arka koltuğuna koydum. Salim bana ‘Onu dereye götür, parça parça halinde göle at, kimse görmesin.’ dedi. Ben de götürüp cesedini oraya bıraktım. Ondan sonra Salim ile hiç konuşmadım.”
Mahkeme başkanının Salim Güran ile olaydan sonra görüşüp görüşmediğine ilişkin sorusuna, görüşmediğini ve konuşmadığını iddia eden sanık, sadece bir defa annesinin evine jandarma ile geldiklerinde karşılaştıklarını savundu.
Narin’i nasıl öldürdüklerini bilmediğini ileri süren Bahtiyar, boğarak öldürmüş olabileceklerini düşündüğünü anlattı.
Mahkeme başkanının, “Neden cesedi parçalamadın?” sorusu üzerine sanık, vicdanı el vermediği için bunu yapamadığını söyledi.
Bahtiyar, savunmasında şunları kaydetti:
“Cesedi dereye bıraktıktan sonra baldızımın evine gittim. Bize peynir yapmıştı, onu alıp eve geldim. Daha önce birini öldürmedim. Vicdanım kabul etmediği için olayı itiraf anlattım. Kardeşim ziyaretime geldiği zaman kendisine para teklifinde bulunduklarını ama bana kimse böyle bir teklifte bulunmadı. Güran ailesinin tarlasında çalışmadım ve işçileri değilim. Korktuğum için çelişkili ifade verdim.”
– “Narin’i ben boğmadım, Salim boğdu”
Savcının, “Salim’in silahla korkuttuğunu söylediniz, olay günü 15.27 ve 15.35 arası sanıklar olarak dördünüz de aynı yerdesiniz. Bu 8 dakikalık süreçte mi seni tehdit etti?” sorusu üzerine Bahtiyar, “Salim’in yanında silahı vardı, ‘Bu cesedi kaybedeceksin yoksa gözünün önünde oğlunun kafasına sonra senin kafana sıkarım.’ dedi.” ifadelerini kullandı.
Daha sonra sanık, savcının, “Salim Güran ile 41 saniyelik görüşme var, saat 17.46’da ne görüştünüz? Salim Güran, Narin’in cesedinin bulunduğu yere gidiyor. Üzerinde çalı çırpı var, bunu Salim Güran yapmış olabilir mi?” sorularını “görüşmediği” ve “bilmediği” şeklinde yanıtladı.
Sanık, Narin’in cesedini koyduğu çuvalın ağzını Narin’in çantasının ipiyle bağladığını belirtti.
Diyarbakır Barosu adına avukat Nahit Eren’in sorusu üzerine sanık, Salim Güran ile çocukluktan beri arkadaş olduklarını söyledi.
Eren’in sanık Bahtiyar’a olay öncesi ve sonrası neler yaptığına ilişkin tüm sorularını, “Bilmiyorum, hatırlamıyorum ve hayır.” şeklinde cevapladı.
Diyarbakır Barosu avukatının, “Narin’i sen mi boğdun?” sorusunun ardından sanık, “Hayır, Narin’i ben boğmadım, Salim boğdu.” dedi.
Avukatın, “Nereden biliyorsunuz?” sorusunu sanık, “Kendisi (Salim) söyledi.” şeklinde yanıtladı.
Yüksel Güran’ın avukatlarından, “Neden geç itiraf ettin” sorusunu Bahtiyar, “Onu oradan çıkaracaktım, ama çıkarmaya fırsat bulamadım. Kaçabilirdim ama kaçmadım.” şeklinde cevapladı.
Mahkeme başkanının, “Cesedi oradan neden almayı düşünüyordun?” sorusunun ardından sanık, “Vicdanımdan dolayı. Yolun üstüne bırakıp birinin almasını sağlayacaktım ama olmadı. Kaçmaya gerek yok, nasıl olsa yakalanacaktım.” diye konuştu.
– Bahtiyar’ın savunması sırasında baba Arif Güran ağladı
Sanığın duruşmadaki savunması sırasında baba Arif Güran gözyaşı döktü ve sakinleşmesi için salondan çıkarıldı.
Savunma sırasında Arif Güran, sanığa “Seni Allah’a havale ediyorum. Onun saçının teline kurban olasın, Allah seni kahretsin. Seni Allah’a havale ediyorum. Hem bu dünyada hem de öteki dünyada senden davacıyım.” dedi.
Daha sonra duruşmada, Narin’in ağabeyi Enes Güran’ın savunmasına geçildi.
Duruşmayı, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Suna Kepolu Ataman, CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, DEM Parti milletvekilleri Meral Danış Beştaş ve Ceylan Akça Cupolo, DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Elif Esen, HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Asu Kaya, TBB Başkanı Erinç Sağkan, farklı bölgelerden gelen baro başkanları, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Serra Bucak Küçük ve sanatçı Gülben Ergen de izledi.
– Olay
Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan Narin Güran’ın 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılmıştı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 şüpheliden aralarında amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar’ın da bulunduğu 12 kişi tutuklanmıştı.
Salim, Yüksel ve Enes Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, 4 sanık hakkında “iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince 23 Ekim’de kabul edilmişti.