Prof. Dr. Sarı, Uluslararası Çocukluk Çağı Kanseri Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, dünya genelinde her yıl 20 milyon kişinin kanser teşhisi aldığını ve bu rakamın 400 bininin çocuklardan oluştuğunu ifade etti.
Türkiye’de yıllık 3-4 bin arasında çocuğa kanser tanısı konulduğunu belirten Sarı, bu durumun ülke genelindeki tüm kanser vakalarının yaklaşık yüzde 2’sini oluşturduğunu vurguladı.
Sarı, 15 Şubat’ta kutlanan Uluslararası Çocukluk Çağı Kanseri Günü’nün 2002’den beri erken tanı ve etkili tedaviye erişim sağlanması konusundaki farkındalık çalışmalarını desteklediğini söyleyerek, “Çocukluk çağı kanserleri oldukça nadir görüldüğünden, tanı koyma aşamasında zorluklar yaşanabiliyor. Bu durum, erişkin yaş grubunda sıkça karşılaşılan akciğer, meme, prostat ve kolon kanserlerinden oldukça farklılık gösteriyor. Çocuklar daha çok lösemiler, lenfomalar ve beyin tümörleri ile karşılaşıyor” ifadelerini kullandı.
ÇOK UZUN SÜRELİ, SEBEBİ BİLİNMEYEN ATEŞE DİKKAT!
Sarı, çocuklarda sebebi bilinemeyen belirtilerin kanserin habercisi olabileceğine dikkat çekerek şunları kaydetti: “Bu tümörlerin özgül işaretleri olmadığı için tanı gecikebiliyor. Özellikle uzun süreli, nedeni bilinmeyen ateş, kilo kaybı, halsizlik, vücudun herhangi bir bölgesinde oluşan şişlikler, şiddetli baş ağrıları, kusmalar ve vücutta travma bölgesi dışında meydana gelen morluklar, çocukluk çağı kanserleri açısından uyarıcı olmalıdır. Aileler bu bulgulara dikkat etmelidir. Eğer çocuklardaki semptomlar netleşmemişse, aile hekimleri ve pediatrik uzmanlar çocukluk çağı kanserlerini akıllarına getirmelidir.”
“HÜCRESEL TEDAVİLER DE TEDAVİMİZİN PARÇASI OLMAYA BAŞLADI”
Sarı, “Günümüzde çocukluk çağı kanserlerindeki tedavi başarı oranları önemli ölçüde artmıştır. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 80’in üzerine çıkarken, Türkiye’de de bu oran yüzde 70 seviyesini aşmıştır. Gelişmemiş ülkelerde ise bu oran hâlâ yüzde 30’ların altında. Farkındalık gününün amacı, tüm kanserli çocukların eşit oranda tedaviye ulaşabilmelerini sağlamaktır” şeklinde konuştu.
Çocukluk çağı kanserlerine yönelik tedavi yöntemlerine de değinen Sarı, lösemi ve lenfoma tedavisinde öncelikle kemoterapinin tercih edildiğini aktardı. Diğer tümör türlerinde ise kemoterapinin yanı sıra cerrahinin ve radyoterapinin de uygulandığını belirtti.
Prof. Dr. Sarı ayrıca, “Son dönemde halk arasında akıllı ilaçlar olarak bilinen hedefe yönelik tedaviler de kanser tedavisinde yer kazanmaya başladı. Kök hücre nakilleri ve hücresel tedavi yöntemleri, tedavi sürecimizin önemli parçaları haline geldi” ifadesini kullandı.
“ŞU AN EN KÜÇÜK HASTAMIZ 6 AYLIK”
Sarı, çocukluk çağı kanserlerinde kapsamlı ve sürekli tedavi süreçlerini yürüttüklerine dikkat çekerek, “Şu an en küçük hastamız 6 aylık. Yenidoğan döneminden 18 yaşına kadar tüm hastalarımızın tedavilerini gerçekleştiriyoruz. 18 yaş altındaki hastalarımızı 25 yaşına kadar takip ederek tedavi süreçlerini üstleniyoruz” dedi.
Sarı, bebeklerde görülen tümörler hakkında bilgi vererek, “Böbrek üstü bezi, böbrek ve karaciğer tümörü olan hastalar gen
