Mehmet Saatçi
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. BELGESEL
  4. SEVİN, YİNE SEVİN, ÇOK SEVİN, HEP SEVİN…

SEVİN, YİNE SEVİN, ÇOK SEVİN, HEP SEVİN…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dünya kötü, hayat acımasız, insanlar sahte ve sen hala çok güzelsin.

Evet espri saatim geçmeden patlatayım hemen; bir Koala bir Koala’ya demiş ki; ben kaçiyim sen Koala. Taamm dağılabiliriz, Putin sende işine bak koçum, canımı sıkma.

“Geçinmeye gönlü olan geçinir, anlaşmak isteyen orta yolu bulur, telafi etmek isteyen eder, önemseyen gösterir. Kısacası ben böyleyim diye bir şey yok, ben sana karşı böyleyim diye bir şey var. Dikenine katlanamadığın gülü incitme, zorluğuna göğüs geremediğin yari sevme” diyor Bozkırın Tezenesi

 

Neşet Ertaş…

Utanması gereken o kadar insan varken, hep kader utandı.

O zaman yaşasın tam bağımsız, bağlantısız ruh hastaları.

Çok sevdiğim bir motorcu sözü var ;
“Motor kullanmak Azraille kumar oynamaya benzer. Hep sen kazanırsın Birşey olmaz. Ama o kazanırsa oyun biter”…

Olmazsa olmazların duymasa da olur kısmındayız gelmesini değil beklemesini sevdik. Hayat çorba, ben ise çatal misali, bıraktılar dağınık kalayım…

Her şey o kadar pahalı ki artık hiç bir şey pahalı gelmiyor. Öyle bir fiyat algısı yitimi var ki geçen sene 200 tl olan ürün 2000 tl ye çıkmış ucuz geliyor, 10 liralık sakıza 150 lüra deseler garip gelmiyor. İyice ucuz, pahalı algımızı yitirdik. Bende durumdan zevk alayım, nasılsa alamıyorum diye uçak ve tekne ilanlarına bakıyorum. Madem alamıyacağım, o tekne olsun, uçak olsunX…

Çokça yorulmuşum biraz soluklanabilir miyim? Ve günün sonunda bakınca aslında herkesin dolabında bir ceset olduğu düşünülebilir. Herkes öldürür sevdiğini demiş ya şair. Ben öyle ilginç şeyler yaşadım ki, her doğum günümü son doğum günüm gibi buruk yaşıyorum. Çok ızdırap verici aslında. Sevdiklerimi son kez görme hissini  Allah kimseye tattırmasın. Yaşamın gerisindeyim, koşuyorum caddeler boyu, yetişemiyorum.

Sanki tüm yelkenlerim yırtılmıştıı ama ben hala rüzgardan medet umuyordum. Yoruldum, yoruldukça her şey ile aramda gizli bir kavga başladı. Heyecanla yürüdüğüm her yolun sonu hüsrandı ve ben yürüdüğüm yolların çokça yorgunuydum. Sonra içimde ufaktan ufaktan bilmediğim yerlerin, tanımadığım insanların, ne hissettireceğini dahi kestiremediğim duyguların hasretini çekmeye başladım.

Şair diyor ya;

Ve bir gece içinde bilmeden öldüm.
Ey gece, nereden yol bulacağız,
Ey yaralı göğsüme düşen yelken,
Ya sen kürek, solmuş rüzgar gülüm,
Ya sen ne diyeceksin, söyle!’

 

Bilmiyorum bundan sonra kaç doğum günüm daha kaldı. Kaç mum üfleyeceğim, kaç pasta kesilecek ya da kaç insan son doğum günümde iyi ki doğdun diyecek. Yaş aldıkça insanın doğum günü değil, hayatının her gününün özel olduğunu anlıyorum. Huzur ve sağlık getir yeni yaşım gerisini ben hallederim. Hayatın tadını çıkarın henüz fırsatınız varken. Sevin, yine sevin, çok sevin, hep sevin, hatta en çok siz sevin. Onlar sizi sevmeseler de keşke sevebilseydik desinler.

Birkaç sene önce 52 derece sıcakta bayılan oruçlu bi amca yardıma gelen kalabalığa ”Açılın da Allah görsün şu halimi” diye bağırmıştı.
Konum tabi ki de Urfa’ydı.

Yazımın sonuna gelirken size naçizane bir kardeş, arkadaş, dost, evlat, ağabey, dayı nasihati sakın şu cümleyi kurmayın; “daha kötü ne olabilir ki” inanın ilahi adalet merakınızı giderir, içinizden geçer show yapar, tecrübedan sabit.

Demem o ki yanlış insanların hayatında melek olsanız, kanat sesinden rahatsız olur vesselam.

Direnin ey insanlar, hatta direnirken de gülümsemeyi bırakmayın. Saygı ve hürmetle büyük küçük demeden alayınızın ellerinden öperim…

Evet unutmadan; Cesaret Bulaşıcıdır…

SEVİN, YİNE SEVİN, ÇOK SEVİN, HEP SEVİN…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir