Mehmet Saatçi
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. ‘NERESİNİ SIKACAKTIM KARDEŞİM’…

‘NERESİNİ SIKACAKTIM KARDEŞİM’…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Sandığa ortaklarına oy vermek için gidip, geçersiz oy kullandığını söyleyen ve sandığından geçersiz oy çıkmayan Abdüllatif Şener gibi uyandım. Sağım solum belli olmaz kendinize dikkat edin. Ne yapacağım belli olmaz bu sene.

Çok ilginç bir topluluk olduk, her şeye muhalif ama muhalif olduğumuz her şeyi kendi içinde yaşayan. Mesela birbirine muhalafet eden parti liderlerinin bir çoğu muhalafet ettikleri kişi sayesinde siyaset yapıyor olmaları ve bunu göremeyecek kadar güç zehirlenmesi yaşaması çok ilginç değil mi? Özellikle son günlerde tartışılan konu belli, kimler kimlerle görüşüyor polemiği. Aklıma rahmetli gaf kralı Demirel geldi.

60’lı yıllar… Kıbrıs meselesi nedeniyle İngiltere’yle Türkiye’nin arası kötü. Tam da bu sırada Demirel İngiltere’ye ziyarete gidiyor. Dönüşte gazetecilerle arasında geçen diyalog ise şöyle:
-Efendim, neden İngiliz Dışilişkiler Bakanı’nın elini sıktınız?
Rahmetli Demirel durur mu, yapıştırır cevabı;
-Neresini sıkacaktım kardeşim.

Biz değişime kendimizden başlasak ülke güllük gülistanlık olacak gari. Mesela asgari ücrete zam geleceği duyulunca bütün ülke kendi başına zamlı tarifeye geçiyor. Ne anladım yapılan zamdan. Hayır daha komiği ise bir çok asgari ücreti beğenmeyenin de kendi içerisinde zam yapması.

Evet unutmadan kutlama yapcem, sonra ben yoktum, yok ben duymadım, yok yan yattı, yok çamura battı olmasın lütfen; Öncelikle yedi ceddinizin, kandil, ramazan, kurban, Urfa’nın kurtuluşu (Fransızların Urfalıların elinden kurtulduğu gün), 23 nisan, 19 mayis, Kabotaj Bayramı, 30 Ağustos, İstanbul’un kurtuluşu, 29 Ekim, doğum günleriniz, babalar ve anneler günü, Çanakkale Zaferi, Sivas kongresi, Hatay’ın kabulü, Malatya’nın kaysı festivali, cemrenin düşmesi, pancar sokumu, mart dokuzu, salça kaynatma, pekmez kaynatma ve her ne kadar önemli gününüz varsa minareden atlar şimdiden kutlarım. Daha sonra vay efendim bana mesaj atmadın, aramadın, sormadın dememeniz dilegiyle.

Ah ahh, eskiden bakkala gittiğimizde 1 liraya, 2 gofret, 3 çikolata, 1 cips, 2 cola alırdık şimdi öyle mi? Her taraf güvenlik kamerası. Ama siz her şeye inat gülün. Benim bir gülüşüm var, sanırsın sayın bakan kıymetli hemşerim Nebati beyin deyimiyle, Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heteredoks yaklaşım günümüzde giderek daha fazla önem kazanıyor gibiyimdi.

“Eski Yazıtlardan Birinde Şöyle Yazar;

Kuzu dizlerinin üzerine çökerek annesini emer, karga yaşlı annesini besler; ve bunun adı “saygılı davranmaktır.”

Horoz şafak vakti öter, yaban kazları her bahar kuzeye ve her sonbahar güneye uçar; ve bunun adı ”söz tutmaktır.”

Bir geyik iyi bir otlağa rastladığında bütün grubu oraya davet eder ve paylaşır, karınca yemek gördüğünde bütün koloniyi oraya çağırır; ve bunun adı ”adalettir.”

Eğer bir insan bu erdemlere sahip değilse, hayvandan beter bir halde yaşıyordur.

Bir Türkmen duası da şöyle der:

“Tanrım, ilk önce dağa taşa ver.
Ormana, hayvanlara, suya ver.
Ondan sonra insanlara, kapı komşuya, muhtaç olana ver. Kalırsa, en son bana ver….”

Bu zaman ve sistemde, nasıl bir insan nesli türedi ülkemizde, bilmiyorum. Milyonlarca canlı ile birlikte insana dair umutlarımız, geleceğe dair hayallerimiz de artık kül oldu…” Vesselam…

Biliyor muydunuz; bir şeyi isterken sadece hayırlısını istemek yetmezmiş, kolayını da istemek gerekirmiş. Bunu öğrendiğimden beri dua ederken, Allah’tan bir şeyi isterken; ‘hayırlısını kolaylıkla nasip et’ diyorum.
Allah’a zorluk yoktur. Hepimize her şeyin,
hayırlı olanını kolayından nasip etsin inşaAllah.

Bu arada Pirinci satarken tartı da ağır bassın diye içine çakıl taşı eklersen, o pirinci kullanacağın gün geldi mi temizlemekten erinmeyeceksin.

Yasin suresini hep mezarlıkta ölülere okuruz ya, ama diyorki Kur’anda; ‘Ta ki (Kur’ân), diri olanları uyarsın ve kâfirler üzerine söz/Allah’ın hücceti hak olsun. ‘
(36/Yâsîn, 70)

Aslında Yaşayan ölüler içindir Yasin suresi.

Yani demem o ki; Kur’an mezardaki ölüler için değil, yaşayan ölüleri diriltmek için inmiştir. Bu ne gaflet ve çürümüşlük yahu!

Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not; Dünya beş para etmiyor, tıpkı sizin karakteriniz gibi.

Aslında ülkemizde en iyi çalışan hizmet birimi cenaze işleridir. Temsil misal yaşamak için MR randevusunu 8’aya alırsınız, ama akşam ölünce ertesi öğlene tıkarlar pamuğu. Demek derdimiz yaşayanlarla. Hatta sağlık hizmetleri yaşatmak için bu kadar uğraşmıyor gibi görünüyor. Dexter‘dan hallice Eczacı bir kardeşimin önerisi çok mantıklı geldi bana, Gassal’ları sağlık alanına alalım, disiplinleri takdire şayan dedi. Ama yozlaşmışlık o kadar bariz ki sağlık hizmetlerinde, eminin onlarda laşkalaşır. Bir tarafda bebek cesedini yıkarken ağlayan Gassal, diğer tarafda bebek ölsün ek ücret alalım diye uğraşan sağlıkçılar. Ah Atam ah, iyi ki sizi bu zaman ki Türk Doktorlarına emanet etmemişler.

Sanki ülke olarak Gassal dizisini bekliyormuşuz. İki arada bir derede oturduk hep beraber izlemeye başladık. Meğer herkes içinde öldürdüklerini yıkayıp, gömecek bir gassal arıyormuş.

Türkiye’de Gassal dizisi çok konuşuldu. Fakat Doğu Türkistan’da hayatını kaybeden Müslüman Türklerin yıkanmasına izin verilmediği, İslami usullere uygun cenaze işlemlerinin yapılmadığını biliyor muydunuz?

Doğu Türkistan’da hayatını kaybeden soydaşlarımızın naaşını kim yıkayacak?

Neyse bu kadar acılı magazin yeter, ama Gassal tüm dizilere pamuğu tıkadı. Tebrikler.

Benim bazılarıyla aramda sadece iki sorun vardı..
Birincisi; Ben onlara hiç güvenmedim.!
İkincisi; Onlarda beni bu konuda hiç yanıltmadı..!

Hadi kısa kesip dua edelim, belki amin diyen çıkar; Rabbim herkesin birini milyar etsin, herşey sizin olsun. Kim benim için ne isterse, benden kırk kat fazlası onun olsun. Bana dağıtamayacağımdan fazlasını nasip etmesin…

Siz siz olun, sizi seven insanı üzmeyin. Ahını almayın. Başınıza sarmayın. Hatta direnirken de gülümsemeyi bırakmayın. Saygı ve hürmetle büyük küçük demeden alayınızın ellerinden öperim…

Evet unutmadan; Cesaret Bulaşıcıdır…

‘NERESİNİ SIKACAKTIM KARDEŞİM’…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir