Ali KILIÇ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. İnsanlıksız İnsanlık

İnsanlıksız İnsanlık

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Dur durak bilmeyen bir hareketin içinde, hareketsizce çırpınan insanın dramıdır bu yaşam;
Yüreksiz sevenin yüreğidir, sevdasız sevdaların gözyaşıdır;
Toksuz tokların, açsız açların çığlığıdır;
İnsanlıksız insanın, insanlığın kalbinden kopardığı haykırıştır.

Kendine bile yabancı düşen insanın, kendinden kaçarken geride bıraktığı vicdandır susturulan.
Sevgi bir gösteriye, merhamet bir pazarlık masasına indirgenmiş;
Ve hakikat, alkışlanmayan her cümlede boğulmuştur.
İnsan artık görmez, çünkü bakmakla görmek arasında bir uçurum örmüştür gözkapaklarına.

Yüzler maskeyle doğar, diller susar ama sesler hiç susmaz;
Çünkü bu çağ, sessizliğin bile propaganda malzemesi olduğu bir çöküştür.
Ve insan, kendi iç sesini bastırmak için hep daha çok konuşur, daha çok tüketir, daha çok unutur.

Döndükçe dönekleşmeyen bir dünya, vuruldukça gülen çocukların dünyasıdır;
Kuruyan gözyaşlarıyla dolan denizlerdir,
Masumiyetin bile mezar taşına susarak yazıldığı çağ bu.
Ve çocuklar, o denizlerde boğulmadan önce, bir gülümsemeyle veda eder yaşama.

Nasıl da tanrısız tanrılar, insansız insanlık yaratan varlıklara dönüştü insanlık…
Nietzsche’nin dediği gibi: “Tanrı öldü.”
Ama biz, kendi ellerimizle yarattığımız tanrıları öldürürken bile bir tek çığlık atmadık.
Çünkü artık kutsal olan hiçbir şey yoktu; ne vicdan, ne aşk, ne hakikat…
Yalnızca alışveriş fişleri kadar anlamlı yaşamlar ve reklam arası ölümler vardı.

Kendimizi kendimizle avuturuz başkalarını avuturken,
Kendimizi sevmeyiz başkasını sevmedikçe.
Kendimizi bulmak için severken,
Bulduğumuz sevgide kaybolan insanız biz.
Biz insandık… bir zamanlar

İnsanlıksız İnsanlık
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir