Ali KILIÇ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. GÜLMENİN VE AĞLAMANIN FELSEFESİ…

GÜLMENİN VE AĞLAMANIN FELSEFESİ…

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ali Kılıç – 6 Mayıs 2025

Gülmek ve ağlamak… Belki de insanlığın tarih boyunca geliştirdiği en temel, en doğal iki eylem. Ama bunlar sadece duygusal tepkiler değil; birer tarihsel, kültürel ve felsefi eylemsellik. Her gözyaşı bir hüzün değildir; her kahkaha da mutluluğun sesi değildir. Bu iki duygu, aslında insanlığın varoluşa verdiği iki büyük cevaptır.

Gülmek, trajedinin içinden yükselen bir komedyadır. Hayatın geçiciliğine, ölüme, acıya verilen ironik bir yanıttır. Gülmek, sadece neşelenmek değil; ölümlü varoluşun farkında olarak ona karşı dimdik durabilmenin yoludur. Ağlamak ise bir yenilgi değil, çoğu zaman bir arınmadır. İçini dökmek, yeniden başlamak, kendini yeniden inşa etmektir. Her gözyaşı, bastırılmış bir feryadın dışa vurumu, insanın kendine dönüşüdür.

Toplumların belleğinde “Çok gülmenin sonu iyi olmaz” gibi sözlerin yer etmesi, boşuna değildir. Gülmenin gücünü bilen, onu hafife almayan toplumlar; geçmişin felaketlerini, savaşlarını, kıyımlarını hatırlayarak bu eylemi temkinle karşılar. Çünkü gülmek, sadece bir mutluluk belirtisi değil, bir başkaldırıdır da. Tıpkı ağlamak gibi…

Gülmek ve ağlamak, bilinçle birleştiğinde anlam kazanır. Bilinçsiz bir kahkaha ya da kontrolsüz bir gözyaşı, ruhun değil, reflekslerin ürünüdür. Oysa felsefi bir gülüş ya da anlamlı bir ağlayış, insanı psikolojik yüklerinden arındırır. Zihni özgürleştirir.

İnsan, güldüğü ve ağladığı sürece insandır. Bu iki eylemi yitiren kişi ya da toplum, bir makine gibi işlemeye başlar. Hissetmeden, düşünmeden, sorgulamadan…

İşte bu yüzden, gülmekten korkmayalım. Ağlamaktan da utanmayalım. Çünkü var olduğumuzu bize hatırlatan, tam da bu iki insani tepkidir.

GÜLMENİN VE AĞLAMANIN FELSEFESİ…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir