Kullanılmayan yıllık izin ücretleri için farklı dönemlerde değişik zaman aşımı süreleri uygulanmıştır. Yargıtay’ın 2012 ile 2017 yılları arasındaki yıllık izin ücretlerinde zaman aşımına ilişkin daha önce verdiği kararların sonradan değişmesi, bu konuda kafa karışıklığına yol açmaktadır.
İşçilere sağlanan ücret ve fazla mesai gibi alacaklarda beş yıllık bir zaman aşımı süresi geçerlidir. Daha önce kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve haksız fesih tazminatı için on yıllık zaman aşımı süresi uygulanmaktaydı. Bu alacaklarda İş Kanunu’nda bir hüküm bulunmadığı için Türk Borçlar Kanunu’ndaki süreler dikkate alınmıştır.
Yıllık izin ücretlerinde ise, 2012 yılı öncesinde geçerli olan beş yıllık zaman aşımı süresi, 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren on yıla çıkarılmıştır.
2017 yılında yürürlüğe giren İş Mahkemeleri Kanunu sayesinde işçi alacakları ile ilgili zaman aşımı sürelerinde bir eşitlik sağlanmış ve tüm alacaklar için beş yıl belirlenmiştir.
İş Kanunu’na göre, bir iş sözleşmesinin sona ermesi halinde, işçinin hak kazanmış fakat kullanmamış olduğu yıllık izin sürelerine ilişkin ücret, sözleşmenin sona erme tarihindeki ücret üzerinden ödenir. İzin ücretinde uygulanan beş yıllık zaman aşımı süresi, iş sözleşmesinin feshedildiği tarihten itibaren başlamaktadır.
Kullanılmayan yıllık izin ücretinin ödenmesi açısından, iş sözleşmesinin sona erme şekli önemli değildir. İşçi, işveren tarafından haklı nedenle işten çıkarılsa dahi ya da işçi, haksız bir şekilde kendisi işten ayrılmış olsa bile, kullanılmayan yıllık izin ücretinin ödenmesi gerekmektedir.