Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Yapısal Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü uzman yardımcıları Didem Yazıcı ve Enver Sait Kurtaran tarafından kaleme alınan “Türkiye’nin İhracat Çeşitliliği” başlıklı çalışma, Bankanın blog platformu Merkezin Güncesi’nde paylaşıldı.
Analizde, küresel ticaretin jeopolitik olaylar, gümrük tarifeleri veya finansal dalgalanmalar gibi etkenlerle sekteye uğradığı zamanlarda, ihracatı belirli ürün veya pazarlarla sınırlı olan ülkelerin, bu tür olumsuzluklardan daha fazla etkilendiği ifade ediliyor. İhracatta çeşitlilik sağlamanın, bu tür şoklara karşı dayanıklılığı artırdığı vurgulanıyor.
Türkiye’nin ihracat çeşitliliğini gelişmekte olan bazı ülkelerle kıyaslamalı olarak inceleyen çalışmada, 2013-2024 döneminde Türkiye’nin gerçekleştirdiği ihracatın farklı ürün ve ürün-ülke kombinasyonları kullanılarak hesaplandığı aktarılıyor. Bu dönemde ihraç edilen ürün sayısının 10 bin 487’den 10 bin 810’a yükseldiği belirtiliyor. Ayrıca, ürün-ülke kombinasyonlarının ise yüzde 40’tan fazla artış göstererek 167 bin 459’dan 236 bin 864’e ulaştığı ifade ediliyor; bu durum, Türkiye’nin ihracat ağının daha karmaşık ve dayanıklı hale geldiğini gösteriyor.
Yine analizde, bu artışın, küresel düzeyde de benzer bir yükselişin yaşandığı bir ortamda, Türkiye’nin ihracat çeşitliliğini artırma çabalarının tam olarak anlaşılmadığı ifade ediliyor. Bu nedenle, diğer ülkelerin ihracat çeşitliliği gelişimlerinin de dikkate alınmasının önemine vurgu yapılıyor.
Türkiye ve belirli gelişen ekonomilerin ihracatındaki ürün ve ürün-ülke sayılarının, global ihracatla olan oranlarının karşılaştırıldığı analize göre, 2023 yılında Türkiye, dünya genelinde ihracat yapılan ürünlerin yaklaşık yüzde 84’ünü gerçekleştirebildi. Bu oranın, 2013 yılına göre yüzde 4,3 artış gösterdiği belirtiliyor. İhracat yapılan ürün-ülke sayısında Türkiye, hem 2013 hem de 2023 yıllarında kıyas grubundaki diğer ülkelerden oldukça iyi bir performans sergilediği ifade ediliyor.
2023 rakamları incelendiğinde, dünya genelindeki her 100 pazarın 22’sinde Türkiye’nin yer aldığı belirtiliyor. 2013 yılı verilerine göre Türkiye’nin her 100 piyasada 16’sında bulunması, bu alanda kayda değer bir güçlendiği anlamına geliyor.
Analizde, ürün-ülke sayısının ihracat çeşitliliğinin bir göstergesi olmasına rağmen, ihracatın dağılımını tam olarak yansıtmadığına vurgu yapılırken, bir ülkenin çok sayıda ürünü çok sayıda ülkeye ihraç etmesi durumunda bile yoğunlaşmaların yaşanabileceği ifade ediliyor.
DENGELİ DAĞILIM DIŞ ŞOKLARA DİRENÇ GÖSTERİYOR
Her ülkenin ihracatındaki ilk on ürün, ilk on ülke ve ilk on ürün-ülke kombinasyonunun toplam ihracattaki paylarının 2013 ve 2023 yılları için hesaplandığı analizde, Türkiye’nin bu iki dönemde de en az yoğunlaşmaya sahip ülkeler arasında yer aldığı belirtiliyor.
Aynı raporda, daha düşük bir endeks değerinin, ihracatın daha dengeli dağıldığını ve yoğunlaşmanın az olduğunu gösterdiği ifade ediliyor. Türkiye, ürün bazında en az yoğunlaşmaya sahip ikinci ülke olarak dikkat çekerken, ülke ve ürün-ülke dikkate alındığında en az yoğunlaşmaya sahip ülke konum