Evli ve bir çocuk babası olan Murat Şanlıer, yaklaşık bir ay önce kalp rahatsızlığı sebebiyle Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne başvurdu. Nadir olarak görülen Moyamoya hastalığı tanısı konan ve iki yıl önce beyin cerrahisi geçiren Şanlıer’in her iki şah damarı tamamen tıkanmıştı.
Şanlıer’e, 14 Mayıs’ta Samsun Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalından Dr. Öğr. Üyesi Emrah Ereren ve Op. Dr. Hüseyin Ağırbaş tarafından çalışan kalpte pompa destekli tam üç damar koroner baypas ameliyatı gerçekleştirildi. Yaklaşık beş saat süren bu yüksek riskli operasyonun ardından hasta, dokuz gün yoğun bakımda gözlemlendi. Bugün yapılan kontrollerin ardından taburcu edildi.
Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Vaner Köksal, “Murat Bey’in Moyamoya olarak bilinen bir hastalığı var. Bu hastalık, Japon kökenli bir terim ve oldukça nadir bir durum. Özellikle beynin ana şah damarını etkileyen bir hastalık olarak bilinir ve bu damarların tıkanıklığına yol açar. Beyinde bu durum kanamalara neden olabilir veya beyin dokusunun beslenememesi gibi ciddi sorunlara yol açabilir.” dedi.
Türkiye’de bir ilki oluşturdu; her iki şah damarı tıkanmış Moyamoya hastasına baypas ameliyatı uygulandı.
Doç. Dr. Köksal, “Felç geçirme riski bulunmaktadır; ancak bu durumu Murat Bey’de zamanında tespit edebildik. Yaklaşık 2,5 yıl önce beynin yeterince beslenemeyen kısmı için ‘indirekt baypas’ yöntemiyle bir ameliyat gerçekleştirmiştim. İlerleyen süreçte bu bölgede yeni damar oluşumları gözlemledik. Bu hastalık, 300 binde bir görülüyor ve 1 milyonda 3 kişide teşhis edilebiliyor.” ifadelerini kullandı.
‘AMELİYAT SIRASINDA KALBİ HİÇ DURDURMADIK’
Kalp ve Damar Cerrahisi Dr. Öğr. Üyesi Emrah Ereren, “Kalp ve Damar Cerrahisi kliniği olarak hastamızın ameliyatını gerçekleştirdik. Moyamoya Sendromu ile birlikte, her iki şah damarı da yüzde 100 tıkalıydı. Daha önce yapılan bir beyin cerrahisi, Vaner Hoca tarafından gerçekleştirilen bir ameliyatla beyin damarlarına dolaylı bir baypas sağlanmıştı. Bu durum kan akışını kısmen artırmıştı. Ancak bu tür hastaların daha önce dünyada yalnızca üçüncü, Türkiye’de ise ilk vaka olarak literatüre girecek. Ameliyattan sonraki en büyük korkumuz hastanın felç geçirme olasılığıydı. Bu riski azaltmak amacıyla, kalp akciğer makinesi kullanmadan, çalışan kalpte baypas tekniğiyle üç damara baypas uyguladık. Ameliyat sırasında kalbi durdurmadan gerçekleştirdik.” şeklinde konuştu.
‘HİÇBİR NEFES PROBLEMİ YAŞAMADIK’
Hastanın eşi Gülsüm Şanlıer, “Gerçekten çok zor ve riskli bir ameliyat geçirdik. Ancak her şey yolunda gitti. Bize tüm riskler hakkında bilgi verildi ama herhangi bir sorun yaşamadık. Türkiye’de daha önce bu tür bir ameliyatın yapılmadığı için, normali dışarıda kalp durdurularak yapılan bir açık baypas yerine, kalbi dışarı çıkarmadan gerçekleştirmeleri gerektiği belirtildi. Bu, oldukça tehlikeli olabilirdi. Şu anda ise durumumuz çok iyi. 9 gün yoğun bakımda kalmasına rağmen, nefes alma konusunda hiç sorun yaşamadık.” dedi.