Suriye Cumhurbaşkanlığı, bugün Pazar günü gerçekleştirdiği bir basın toplantısında, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile gerçekleştirilen son anlaşmanın ardından meydana gelen gelişmelere dair bir bildiri yayımladı. Bu bildiride, ülkede bölücü bir gerçekliği dayatma veya ayrı yapılar oluşturma çabalarının kesin bir şekilde reddedildiği ifade edildi.
Bildiri, Suriye Cumhurbaşkanlığı’nın şu ifadeleriyle devam etti:
“Başkan Ahmed Şaa ve SDG liderliği arasında varılan son anlaşma, ulusal bir çözüm için önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Ancak, son günlerde SDG liderliği tarafından yapılan federalizm çağrıları ve sahada ayrı bir gerçeklik oluşturma girişimleri, bu anlaşmanın ruhuna açık şekilde aykırıdır. Bu durum, ülkenin birliği ve toprak bütünlüğü açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.”
Ayrıca, açıklamada “Anlaşmanın ruhu, dışlayıcı projelerden uzak, kapsayıcı bir ulusal anlayışla hayata geçirilirse, yapıcı bir etki yaratacaktır.” ifadeleri yer aldı. Suriye Cumhurbaşkanlığı, “Federalizm veya özerk yönetim adları altında, ulusal bir uzlaşı sağlanmadan yeni yapılar kurulmasını kesin bir biçimde reddettiğini” belirtti.
Şam yönetimi, “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve ulusal bütünlüğü, kırmızı çizgi olarak kabul edilmektedir. Bu çizginin aşılması, ulusal birlikten sapma ve ülkenin kimliğine zarar verme anlamına gelecektir.” açıklamasında bulundu. Ayrıca, bazı bölgelerde yaşanabilecek demografik değişimlerin oluşturabileceği risklere karşı duyarlılığını dile getirerek, bu tür girişimlerin Suriye’nin sosyal dokusunu tehdit ettiğini ve kapsamlı bir ulusal çözüm olasılığını zayıflattığını belirtti.
Suriye Cumhurbaşkanlığı, “SDG’nin denetimindeki bölgelerde, devlet kurumlarının işlevselliğinin engellenmesi, vatandaşların kamu hizmetlerine erişiminin kısıtlanması ve ulusal kaynakların devlet dışı yapılar tarafından kullanılması” gibi uygulamaların ulusal egemenliğe yönelik bir tehdit oluşturduğunu ifade etti.
Bildiride şu ifadelere de yer verildi:
“SDG liderliği, kuzeydoğu Suriye’de bulunan Araplar, Kürtler, Hristiyanlar ve diğer yerleşik toplulukların ortak varlık gerçeğini göz ardı edemez. Herhangi bir grubun karar alma süreçlerinden dışlanması veya temsil hakkının ihlal edilmesi kabul edilemez. Gerçek bir ortaklık ve tüm tarafların adil temsili olmadan ne istikrar sağlanabilir ne de sürdürülebilir bir gelecek inşa edilebilir.”
Suriye Cumhurbaşkanlığı, “Kürt halkı ve tüm Suriye vatandaşlarının haklarının, tam vatandaşlık ve hukuk önünde eşitlik temeliyle, tek ve bütün bir Suriye devleti çerçevesinde güvence altına alındığını” vurguladı. Ayrıca, “bu hakların korunması için dış müdahaleye veya yabancı kontrolüne gerek bulunmadığı” mesajını verdi.
Bildirinin sonunda, anlaşmanın tarafı olan ‘SDG’ ve diğer paydaşlara, “imzalanan anlaşmaya içtenlikle bağlı kalmaları ve dar çıkarlar yerine ulusal çıkarları ön planda tutmaları” çağrısında bulunuldu.
Son olarak, Suriye Cumhurbaşkanlığı, “Suriye’deki çözümün yalnızca Suriye halkının iradesine dayanarak, ülkenin birliği ve egemenliği korunarak, her türlü dış müdahale ve vesayetin reddedilmesiyle mümkün olabileceği” konusundaki kararlı tutumunu yineledi.