1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Sezgisel Beslenmenin Diyet Kültürü Üzerindeki Etkileri

Sezgisel Beslenmenin Diyet Kültürü Üzerindeki Etkileri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Son dönemlerde hızla gelişen ve kendi sektörünü de yaratmaktan geri kalmayan “diyet kültürü”, yaşamlarımız üzerinde öngördüğümüzden daha derin etkiler yaratıyor. “Fazla kilolarımızdan kurtulup daha sağlıklı bir birey olma” amacıyla başlatılan diyet süreçleri, çoğu zaman kaygılar ve yeme bozuklukları gibi sorunlarla baş başa bırakabiliyor.

Gün içerisinde saati ve ölçüyü dikkate alarak beslenmeye çalışan, genellikle istemediği halde zorunlu olduğu için belirli gıdaları tercih eden ve açlığını bastırmak ya da hissetmemek adına kendini sınırlayan insanların sayısı oldukça fazladır. Bu kadar geniş bir kitleye hitap eden diyet kültürü, bireylerin ilgi gösterebileceği farklı diyet yöntemleri geliştirmeye çalışıyor.

Beslenme alışkanlıkları üzerine gerçekleştirilen araştırmalarda, son zamanlarda belirgin şekilde öne çıkan bir kavram sezgisel beslenmedir. Sezgisel beslenme, bir diyet türü olmaktan ziyade, kişinin vücudunu dinleyerek kendi ihtiyaçlarına uygun bir şekilde beslenmesini savunan bir anlayıştır. Diyet kültürünün katı kısıtlamalarla yönlendirdiği fiziksel ve duygusal açlık kavramları, sezgisel beslenme sayesinde daha sağlıklı bir dengeye kavuşabilir.

Sezgisel beslenmenin vaadlerinden biri, duygusal açlıkla başa çıkmayı öğretmesi ve yalnızca fiziksel açlık hissedildiğinde beslenme pratiği geliştirmektir. Sezgisel beslenmenin belirli kuralları bulunmasa da, bu yöntemi içselleştirmek için uyulması gereken temel prensipler mevcuttur. Eğer diyetlerden uzaklaşarak sezgisel beslenmeye geçiş yapmayı düşünüyorsanız, önce bu prensipleri benimsemeli ve onlara bağlı kalmalısınız.

Diyet düşüncesinden sıyrılın: Beslenme tercihlerinizi “şu an diyetteyim, yiyemem” veya “bu yüksek kalorili” gibi düşüncelerden kurtarın. Metabolizma, uyguladığı diyete göre kendini adapte eder; dolayısıyla düşük kalorili beslenmek, uzun vadede ideal kilonuza ulaşmanızı sağlamayabilir. Sezgisel beslenme, diyet olma düşüncesini reddederek vücudun sinyallerine dikkat etmeyi önerir. Gerçekten aç mısınız yoksa bu besini duygusal bir ihtiyaç yüzünden mi yemek istiyorsunuz? Bu tür sorularla kendinizi sorgulamalısınız.

Açlığını farkında ol ve ona saygı duy: Acıktığınızda bunu fark etmek, vücudunuzun sinyallerine duyarsız kalmamak açısından önemlidir. Açlık, vücudunuzun enerjiye ihtiyaç duyduğunu haber veren bir sinyaldir. Uzun süre aç kalmak yerine bu sinyale yanıt vermelisiniz, zira uzun süreli açlık, aşırı yeme riskini artırabilir.

Besinlerle barışın, iyi yemek ya da kötü yemek yoktur: Yiyeceklerin bir kısmını “kötü” veya “yasak” olarak değerlendirdiğimizde, onları daha fazla tüketme eğilimi gösteririz. Bu nedenle, yemeklere vücudunuzun ihtiyacına göre yaklaşmanız, aşırı yeme isteğini azaltacaktır.

Bedeninizin diyet polisi olmayın: Yiyecekleri “zararlı” veya “kötü” olarak adlandırmak, sizi bu yiyeceklerden uzak tutmaz, aksine o besinleri yediğinizde kaygılanmanıza yol açar. Bu kaygılar ruh halinizi olumsuz etkiler ve kendinizi suçlamaya başlarsınız. Bedenimiz bazen tatlı gibi yiyecekleri arzulayabilir; bunun için kendinize kızmamalısınız.

Tokluğun farkında olmak ve doyduğunu hissetmek: Bir yemeği tüketirken kendinizi dinlemeyi ihmal etmemeli, tabağınızdaki her şeyi bitirmek için zorlamamalısınız. Doy

Sezgisel Beslenmenin Diyet Kültürü Üzerindeki Etkileri
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir