Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, Muğla’da gerçekleştirilen meslek komiteleri ortak toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Ardıç, enflasyon ve yüksek kredi maliyetleri konularında yaşanan sıkıntıları dile getirirken, enflasyon görünümünün yavaş bir iyileşme gösterdiğini ancak son bir ayda yurt içindeki gelişmelerin enflasyon beklentilerini olumsuz etkilediğini belirtti. Merkez Bankası’nın aralık ayında başlayan faiz indirim döngüsünü sonlandırdığını hatırlatan Ardıç, “Biz sanayiciler, nisan ayında 250 baz puanlık bir indirimle politika faizinin yüzde 40 seviyelerine düşeceğini öngörmüştük. Ancak, bugünkü gecelik borç verme faizinin yüzde 49’a çıkarak 9 puanlık bir artışla karşı karşıya kaldık,” dedi.
Yeni ekonomi yönetimiyle 22 aydır enflasyonla mücadele edildiğini açıklayan Ardıç, sanayicilerin yüksek enflasyon ve faizin yarattığı olumsuz koşullarla ayakta kalmaya çalıştığını ifade etti. Ardıç, “Tüm umudumuz, enflasyonda yaşanacak bir iyileşmeyle birlikte faizlerin de makul seviyelere çekilmesiydi. Ancak, tekrar başlangıç noktasına dönmüş durumdayız. Mevcut durumda enflasyonla mücadelede kontrolü kaybetmememiz gerekiyor; fakat mevcut koşullarda dayanacak gücümüz kalmadı. Yüzde 60’ların üzerine çıkan kredi maliyeti, sanayicinin yatırım yapmasını ya da üretime devam etmesini imkânsız hale getiriyor,” şeklinde konuştu.
Dünya genelindeki gelişmeler, Türkiye’ye küresel üretim merkezi olabilme fırsatı sunarken, yüksek kredi maliyetleri ile fırsatların nasıl değerlendirileceği sorusu gündeme geliyor. Ardıç, “Krediye ulaşmanın ve maliyetinin yüksek olduğu bir ortamda, nasıl üretim üssü haline geleceğiz? İhracat ve istihdamı artırmak için tüketime yönelik kredilerin kısıtlanıp, üretim için kullanılan kredilerin artırılması şart,” dedi. Fiyat artışlarının yalnızca talep fazlalığına değil, aynı zamanda arz açığına da bağlı olduğunun altını çizen Ardıç, “Üretmediğimiz malın fiyatı her zaman yükselebilir,” ifadelerini kullandı.
“NEREDE YANLIŞ YAPTIK?”
Seyit Ardıç, mart ayında gıda enflasyonunun yüzde 4,94 ile manşet enflasyonun iki katına çıktığını, yıllık gıda enflasyonunun ise OECD ülkeleri arasında en yüksek seviyeye ulaştığını belirtti. Ayrıca, nisan ayındaki zirai don felaketinin de eklenmesiyle, gıda enflasyonunun ilerleyen dönemde daha da kötüleşebileceği uyarısında bulundu. Ardıç, “Gıda enflasyonu sadece ekonomik bir mesele değil; toplumsal istikrar, halk sağlığı ve sosyal adaleti de yakından etkileyen çok boyutlu bir sorundur. Düşük ve orta gelirli kesimlerin alım gücünün ciddi şekilde etkilenmesi, gelir adaletsizliğini daha görünür hale getiriyor,” şeklinde konuştu.
Gıda enflasyonunun toplumsal refah üzerindeki derin etkilerinin kontrol altına alınması gerektiğini vurgulayan Ardıç, halkın temel gıda maddelerine erişimini korumak için etkili politikaların geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Gıda arzının güvence altına alınmasının zorunluluğuna da dikkat çeken Ardıç, tarım ve hayvancılığın geliştirilmesinin önemine vurgu yaptı. Türkiye coğrafyasının yüzde 30’unun tarım arazisi olduğuna rağmen, üretim kapasitesinin ve hasılasının düşük kaldığını belirterek, “Anadolu’nun verimli topraklarında nerede yanlış yaptık? Neden tarım ve hayvancılık hala sorun olmaya devam ediyor? Bu konuları derinlemesine düşünmemiz gerekiyor,” dedi.
