İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği’nin katkılarıyla gerçekleştirilen etkinlik, ‘Koruyucu ve Önleyici Ruh Sağlığında Güncel Konular’ teması çerçevesinde yapıldı. Etkinlikte dijital çağda duygusal yönetim, ruh sağlığı, yeni neslin karşılaştığı zorluklar ve bu zorluklara yönelik çözüm önerileri gibi önemli konular ele alındı.
Konferansın açılışında Rektör Prof. Dr. Mehmet Durman, 2025 yılının bireylerin ruh sağlığını sadece sağlık başlığı altında değil, toplumsal vefa, eğitim ve sürdürülebilir kalkınmanın vazgeçilmez bir parçası olarak değerlendirdiğini dile getirdi. Durman, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2030’a kadar uzanan Ruh Sağlığı Eylem Planı’nın yalnızca klinik müdahaleleri değil, toplum merkezli önleyici yaklaşımları da kapsadığını vurguladı. “Bugün bu bilinçle bir aradayız. Bu buluşma mesleki gelişimin yanı sıra toplumsal bir vizyonun göstergesidir” diye ekledi.
Etkinliğin ana hedefinin okul psikolojik danışmanlarını güncel konular hakkında bilgilendirmek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yelkin Diker Coşkun, “Psikolojik danışmanların mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla akademisyenleri ve sahada çalışan profesyonelleri bir araya getirdik. Bugün burada 900’den fazla okul psikolojik danışmanını misafir ediyoruz. İki panel ve 20’den fazla çalıştay ile danışmanların güncel bilgilerle etkileşimli ve verimli bir gün geçirmelerini amaçlıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Coşkun, okul psikolojik danışmanları ve ebeveynlerin, çocukların potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olmak için büyük bir rol üstlendiğini belirterek, dijital dünyadan tamamen uzaklaşmanın ne kadar zor olduğunu vurguladı. “Dijital becerilerini geliştirerek sosyal izolasyona düşmeden akranlarıyla etkileşim kurmalarını sağlamak önemlidir. Çocukları engellemek yerine, dijital ve sosyal yaşam becerilerini birlikte geliştirmeleri sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.
“DİJİTAL BAĞIMLILIK DİĞER BAĞIMLILIKLARLA AYNI MEKANİZMAYA SAHİP”
Doç. Dr. Serdar Körük, dijital medyanın bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini değerlendirdi. Dijital medya, oyunlar, sosyal platformlar ve akıllı telefon kullanımı gibi alanların, davranışsal ve teknolojik bağımlılıklar oluşturduğunu ifade etti. Bu bağımlılıkların, diğer bağımlılık türleriyle benzer mekanizmalar üzerinden işlediğine dikkat çekti.
Körük, sosyal medya kullanımının bireylerin haz eşiği üzerindeki etkilerine de dikkat çekerek, “Dijital medya ile etkileşimde bulunduğumuzda haz duyuyoruz. Bu durum, beyinde dopamin salgılanmasına yol açan biyokimyasal bir süreçtir. Ancak bu süreç tekrarlandıkça, haz eşiği yükselmekte ve daha önce keyif aldığımız aktiviteler artık yeterli gelmemektedir” dedi. Uyarana sürekli maruz kalmanın, dijital bağımlılığa yol açtığını da sözlerine ekledi.
“DİJİTAL MEDYAYI ARAÇ OLARAK KULLANMALIYIZ”
Doç. Dr. Körük, haz eşiğini koruma adına dopamin toleransının dengede tutulması gerektiğini vurguladı. Aşırı uyarana maruz kalan bireylerin haz toleransının düşük olacağını belirten Körük, dijital medyanın ihtiyaçları karşılayan bir araç olarak kalması gerektiğini, bunun ihtiyacın kendisine dönüşmemesi gerektiğini ifade etti.
