Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammet Kazim Erol ile Doç. Dr. Devrim Toslak, prematüre bebeklerde göz damarlarının gelişimindeki yetersizlikten kaynaklanan ve tedavi edilmediği takdirde körlüğe yol açabilen ROP hastalığının teşhisine yönelik bir araştırma yürüttü.
Uzmanlar, bebeklerin gözlerindeki skleranın (gözün beyaz kısmı) ışığı daha fazla geçirme özelliğini belirleyerek, bu bölgeden tarama yapabilen çoklu mercek sistemleri üzerine incelemelerde bulundu.
2015-2020 yılları arasında TÜBİTAK ve Sağlık Bakanlığı’nın desteğiyle Amerika’ya araştırma yapmak üzere giden Doç. Dr. Devrim Toslak, burada optik dizaynları üzerine çalışmalar yaptı.
Bu çalışmalar sonucunda Toslak ve Erol, bir özel şirketle işbirliği gerçekleştirerek, iki parçadan oluşan ve içindeki mercekler sayesinde retinanın %90’ını görüntüleyebilen uluslararası patentli pediatrik retina görüntüleme cihazını geliştirdi.
Yedi farklı mercek sistemi ile 200 derece görüntüleme sunabilen bu cihaz, muayene süresini 1 dakikaya indirerek göz hasarının hızlı tespitini sağlayarak tedavi sürecini destekliyor.
RİSK ALTINDAN BEBEKLER TARANIYOR
Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammet Kazim Erol, gözde damarlanma sürecinin anne karnında 16. haftada başladığını ve 40. haftada sona erdiğini belirtti.
Erken doğum durumunda bu sürecin tam olarak gerçekleşmemesi veya yarıda kalmasının ROP hastalığını meydana getirdiğini ifade eden Erol, “Türkiye’de 34 haftadan önce doğan ve 1700 gramdan daha hafif olan tüm bebeklerin göz taramalarını yapıyoruz. Belirli evrelerden sonra tedaviye başlıyoruz. Her bebeğin ROP’lu doğması söz konusu değil. Ancak doğum zamanı ne kadar erken ve doğum kilosu ne kadar azsa, hastalığın görülme sıklığı artmaktadır. Örneğin, 28 haftadan önce doğan çocukların %60’ında ROP tespit ediyoruz ve bunların yaklaşık %27’si tedavi gerektiriyor. Hastalık belirli bir evreye ulaşmadan tedavi edilmediğinde, körlüğe neden olabilir.” şeklinde konuştu.
Mevcut tarama yöntemlerinde İndirekt Oftalmoskop gibi cihazlar kullanıldığını ve bu cihazların gözün yalnızca belli bölgelerini dar açılarda görüntüleyebildiğini belirten Erol, durumun sınırlılıklarına dikkat çekti.
“TEDAVİ KARARINI DAHA HIZLI ALABİLİYORUZ”
Geliştirilen cihazın gözdeki hasarın tespiti için daha geniş bir görüntüleme alanı sunduğunu ifade eden Erol, “Retina gözün yaklaşık 270 derecesini kapsarken, bu cihaz gözün 200 derecesini yani %85 ile %90 aralığını tek bir görüntülemede sunabiliyor. Diğer görüntüleme sistemlerindeki parçalı görüntüleme yerine bütün olarak görmemizi sağlıyor. Bu sayede hastalık hakkında hızlı bir değerlendirme yaparak tedavi kararını alabiliyoruz.” dedi.
Ayrıca, görüntülerin kaydedilerek hasta takibinin yapılmasını ve tedavi sonrası damar gelişim sürecinin izlenebilmesini temin ettiklerini belirten Erol, “Cihazın kullanımında göz bebeğini büyütmek için ilaç kullanmamıza gerek kalmıyor. Bu durum bazen toksik etkiler yaratabiliyor. Ancak geliştirdiğimiz cihaz, göz bebeğini genişletmeden retina görüntüsü alabilme imkanı sunuyor. Cihazla 2,5 ila 3 milimetreden retina görüntüsü alabiliyoruz.” şeklinde açıkladı.