Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Türkiye Bankalar Birliği tarafından gerçekleştirilen “Ödeme Sistemleri Zirvesi”nde yaptığı konuşmada, ödeme sistemlerinin finansal istikrar açısından taşıdığı önemi vurguladı.
Güvenirliğin kritik bir konumda olduğunu belirten Karahan, kısa süreli kesintilerin bile yüksek mali kayıplara, kamu güveninin sarsılmasına ve ciddi durumlarda sistemik krizlere yol açabileceğini ifade etti.
Ödeme sistemlerinin, merkez bankalarının geçmişte sıkıcı bulduğu bir konu olduğunu ve uzun yıllar boyunca gündemde yeterince yer bulamadığını dile getiren Karahan, bu konuyla ilgili şu şekilde konuştu:
“Son elli yıl boyunca bu durum böyleydi. Peki, dikkat ne zaman çekildi? Sorunlar ortaya çıktığında gündeme geldi. İnsan vücudundaki kan dolaşımı gibi, ödeme sistemleri de arka planda sessiz bir şekilde işler. İşlevleri bozulmadığı sürece pek fark edilmezler; ancak bir sorun yaşandığında bütün ekonomi krize yönelir. Bugün ise bu süreç artık daha görünür. Ödeme sistemleri, canlı ve hızlı gelişim gösteren finansal alanlardan biri haline geldi.”
Karahan, “Hızlı ödeme sistemleri, Fintech yenilikleri ve merkez bankası dijital para birimleri (CBDC) gibi gelişmelerle hız kazandık.” diyerek, Türkiye’nin bu dönüşümde önemli bir örnek teşkil ettiğini belirtti. Ekosistemlerinin bankaları, Fintech şirketlerini, ödeme ve elektronik para kuruluşlarını bir araya getirdiğini vurguladı. Çok paydaşlı yapının, yeniliği ve rekabeti destekleyerek sektörün verimli çalışmasını sağladığını ifade etti.
Sonuç olarak, bu gelişmelerin nihai kullanıcı deneyimini de etkilediğinin altını çizen Karahan, değişimin e-ticaretin büyümesi, temassız kartların yaygınlaşması, karekodlar, NFC ve dijital cüzdanlar gibi alanlara kadar uzandığını belirtti.
‘İNOVASYONLAR BİRTAKIM RİSKLER GETİRİYOR’
Başkan Karahan, inovasyonların sağladığı avantajların yanı sıra bazı riskler de taşıdığını dile getirerek, ödeme sistemlerinin dayanıklılığı ve sürekliliğinin önemine dikkat çekti.
Sistemlerin bozulması durumunda etkilerinin geniş kapsamlı olduğunu belirten Karahan, “Mesela perakende sektöründeki bir POS cihazında herhangi bir sorun yaşandığında günlük işlemler etkilenebiliyor. E-ticarette ödemelerde yaşanan sıkıntılar, kayıplara ve güven kaybına yol açabiliyor. Bireyler açısından bir aksaklık yaşandığında fonlarına erişimlerinde zorluklar çıkabiliyor. Merkez bankaları ve finans kuruluşları için de bu durum, bankalar arası takas ve temel parasal faaliyetleri etkileyebiliyor.” ifadelerini kullandı.
Karahan, dünya genelinde yaşanan örnekler üzerinden bu sorunların ülkeler ve şirketler üzerinde oluşturduğu zararları işaret ederek, sistemleri yedeklemenin, hazırlıklı olmanın ve gerçek zamanlı gözetimin önemini vurguladı.
‘SİSTEMLERDE SIKINTI OLDUĞUNDA EKONOMİK RİSK OLUŞUR’
Dayanıklılığı artırmak için gerekli adımlara dikkat çeken Karahan, “Dayanıklılık; teknolojik altyapı, etkili yönetişim, hazırlıklı olma ve hızlı toparlanma mekanizmalarına dayanır.” dedi.
Merkez Bankası’ndaki deneyimlerine değinen Karahan, “Haziran 2011’de altyapımızda dış kaynaklara bağımlıydık ve tüm gün süren sorunlar yaşadık. 182 milyar TL’lik, o dönem 100 milyar dolara denk gelen işlem askıda kalmıştı. Bu işlemlerin temizlenmesi tam üç gün sürdü.” şeklinde konuştu. Sorunun, dışarıya bağı