İstanbul Sanayi Odası (İSO), hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerilerini içeren “Hayvancılık Sektörüne Bakış; Hayvancılıkta Yaşanan Sorunlar ve Çözüme Dair Yeni Yaklaşımlar Raporu”nu kamuoyuyla paylaştı. Bu rapor, ulusal güvenliğin, sosyoekonomik istikrarın ve bölgesel kalkınmanın önemli bir parçası olan hayvancılık alanındaki sorunları ele almak amacıyla hazırlandı.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın katılımıyla Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonunda gerçekleştirilen tanıtım toplantısında, Türkiye için kritik öneme sahip olan hayvancılık sektörünün mevcut durumu ve geleceği üzerine kapsamlı saha çalışmaları ve analizler yapıldığı vurgulandı. Rapor, yaklaşık 30 ilde gerçekleştirilen saha analizleri, yetiştirici ve besici ile yapılan görüşmeler ve sektör temsilcileri ile yapılan istişarelerin sonuçlarını içeriyor.
TARIM, HAYVANCILIK VE SANAYİ ARASINDA DAHA FAZLA ENTEGRASYON SAĞLAMAK ÖNEMLİ
Erdal Bahçıvan, açılış konuşmasında Türkiye’nin tarım ve hayvancılığı, savunma sanayi gibi hareket eden bir yapı olarak görmesinin önemine dikkat çekti. Bahçıvan, “Kaynaklarını koruyamayan ülkelerin varlığı tehlike altında. Bu nedenle, tarım ve hayvancılığın çok boyutlu bir politika alanı olarak ele alınması gerekmektedir. Tarım, hayvancılık ve sanayi entegrasyonu, milletimizin refahını artırma açısından kritik önem taşımaktadır. Hazırladığımız rapor, sadece durumsal bir analiz değil, aynı zamanda karşılıklı güven ve somut aksiyonlar içeren bir başlangıçtır” dedi.
SAĞLIKLI ÇÖZÜM İÇİN VERİ SETİ’NE İHTİYAÇ VAR
Bahçıvan, raporda ortaya konan gerçekler doğrultusunda, hayvancılığın geleceğinin, yerel ama verimli bir model ile sağlanabileceğini öne sürdü. “Sürdürülebilir, veri odaklı, iklim dostu bir üretim yapısı kurmak zorundayız. Türkiye’nin, tarım ve hayvancılıkla ilgili daha güven veren bir veri setine ihtiyacı var. Veri eksikliği, sorunlara doğru teşhis koymayı ve sağlıklı çözüm üretmeyi zorlaştırıyor” ifadelerini kullandı.
SON 13 YILDA 10,6 MİLYAR DOLAR HARCANDI
Türkiye’nin, tarım-gıda alanındaki potansiyelinin hayvancılık kısmında ciddi yapısal zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirten Bahçıvan, şu bilgileri aktardı: “Geçtiğimiz 13 yıl içinde canlı hayvan ve et ithalatı için 10.6 milyar dolar harcandı; oysa sektörümüze sağlanan destek sadece 8.88 milyar dolar oldu. Bu durum, ithalata dayalı bir modelin sürdürülebilir olamayacağını gösteriyor. Ayrıca, kaba yem açığımız yüzde 25. Meralar etkin şekilde kullanılamıyor ve hayvanlar ile meralar arasındaki irtibat kopmuş durumda.”
KÜÇÜK BAŞ TÜKETİM ZORUNLULUK
Bahçıvan, hayvansal gıda üretim ve tüketiminde stratejik bir yön değişikliğine ihtiyaç olduğuna vurgu yaparak, “Kırmızı et tüketiminde büyükbaş etinin payı yüzde 39, gelişmiş ülkelerde ise bu oran yüzde 25’tir. Küçükbaş hayvancılığın payının artırılması, coğrafi avantajlardan faydalanmak ve çevre dostu bir üretim modeli oluşturmak açısından gereklidir. Küçükbaş et tüketiminin artırılması artık zorunludur. Ayrıca, hindinin besleyici değerleri göz önünde bulundurulduğunda,
