Avrupa Merkez Bankası (ECB), 2024 yılı için Euro’nun uluslararası kullanımı hakkında kapsamlı bir rapor sundu. Rapora göre, 2023 sonu itibarıyla Euro’nun uluslararası rezervlerdeki payı yüzde 20 seviyesinde kalmaya devam etti. Geçen yıl döviz kuru dalgalanmaları dikkate alındığında, bu oranda anlamlı bir değişim gözlemlenmedi.
Geçtiğimiz yıl itibarıyla küresel rezervler içinde doların payı yüzde 57,8 ile en çok tercih edilen resmi rezerv para birimi olarak konumunu sürdürürken, Çin yuanı ise 2,2 seviyesine gerileyerek 2022’de ulaşmış olduğu en yüksek değerin 0,4 puan altında kaldı.
Altın, piyasa şartlarının etkisiyle yeni zirvelere ulaşarak, geçen yıl küresel resmi rezervlerin yüzde 20’sini oluşturarak Euro’yu geride bırakmayı başardı. Dolar, yine yüzde 46’lık pay ile birinci konumunu korudu.
ECB raporunda, merkez bankalarının altın alımlarındaki rekor hız vurgulandı. 2024’te 1000 tondan fazla altın alınması beklenirken, bu miktarın son on yıldaki yıllık ortalamaların iki katı olduğu ifade edildi. Küresel merkez bankalarının toplam altın varlıkları 36 bin tona ulaşarak 1965’teki Bretton Woods dönemindeki 38 bin ton seviyesine yaklaşmış durumda.
Raporda, dünya genelindeki merkez bankalarının mevcut altın stoklarının 1965 yılındaki seviyelere yakın olduğuna dikkat çekildi. Bu durum, altının 2024 yılında piyasa fiyatlarına göre ABD dolarından sonra ikinci en büyük küresel rezerv varlığı olma potansiyelini artırıyor.
Geçen yıl altın fiyatlarının yaklaşık yüzde 30 artması, altının küresel rezervlerdeki payının artmasının başlıca sebeplerinden birinin olduğu kaydedildi. Ayrıca, 2022’deki Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından parasal rezervler için altın talebinin keskin bir şekilde yükseldiği ve bu talebin günümüzde de yüksek kaldığı vurgulandı.
Raporda, altın alımlarının finansal varlıkların dondurulması gibi yaptırımlara karşı koruma aracı olarak görüldüğü ifade edilerek, özellikle Çin ve Rusya’nın son üç yılda diğer ülkelerden daha fazla altın biriktirdiği belirtildi.
Uluslararası para birimlerinde daha fazla değişim
ECB Başkanı Christine Lagarde, merkez bankalarının altın birikimindeki hızlı artışa değinerek, bazı ülkelerin geleneksel sınır ötesi ödeme sistemlerine alternatifler aradığını kaydetti. Ayrıca, Ukrayna’nın işgali sonrası dünya genelindeki ticaretin faturalama para biriminde değişimler ile jeopolitik hizalanmalar arasındaki ilişkiye dair kanıtlar olduğunu belirtti.
Lagarde, Euro’nun uluslararası rolüne yönelik ortaya çıkan yeni zorluklardan bahsederken, kripto para birimlerinin küresel kullanımını teşvik eden girişimlerin de bu zorluklar arasında yer aldığını ifade etti. ABD’nin gümrük tarifeleri sonrasında uluslararası para birimleri arasında daha fazla değişim yaşanabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Hızla değişen küresel ortamda, Avrupa’da finans ve sermaye piyasalarının entegrasyonuna yönelik bir ilerleme sağlanması gerektiğine de dikkat çekti. Bunun yanı sıra, Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, 2001 yılında ülkelerin döviz rezervlerinde doların payı yüzde 73 seviyesindeydi. Dünya Altın Konseyi (WGC) tarafından yayımlanan “2024 Altın Talep Eğilimleri” raporunda da, jeopolitik istikrarsızlık ve ABD’nin borç seviyeleri konusundaki endişelerin etkisiyle geçen yıl en büyük altın alıcılarının Hindistan, Çin, Türkiye ve Polonya merkez bankaları olduğu belirtildi.