MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, “Cumhuriyet Halk Partisi’nin 6 Nisan 2025 tarihinde gerçekleştirilen 21. Olağanüstü Kurultayı, siyaset ve demokrasi hayatımıza taze bir nefes vermekten çok, kara bir leke olarak tarihe geçmiştir.” ifadelerini kullandı.
Bahçeli, açıklamalarında şu görüşlere yer verdi: “Siyasi bozgunculuk ve Türkiye’ye karşı geliştirilmiş söylemler, bu partinin yönetim kademesine A’dan Z’ye sızmış durumdadır. CHP Genel Başkanı’nın sergilediği nefret dolu dil, son derece çarpık ve karışık bir üslup içermekte, bu durum ülkemiz ve milletimiz için son derece üzücüdür. Türkiye, kirli, kifayetsiz ve kindar bir muhalefet anlayışına, aynı zamanda gayri milli ve faşizan özellikleri barındıran bir siyasi yapıya asla mahkum olmamalıdır. CHP’nin 21. Olağanüstü Kurultayı, kuşkulu ve kumandalı bir senaryonun parçası olarak, iç ve dış mihrakların baskı ve etkisiyle gerçekleştirilmiştir.”
6 Nisan Kurultayı sürecinde yaşanan oyunlar, yayılan dedikodu ve iftiralar, demokratik meşruiyeti sorgulanır hale getirmiştir. Ülkesine ve milletine ekonomik boykot uygulayan, yerli sermayeye karşı cephe açan bir partinin, tarihin hangi karanlık dönemine doğru sürüklenmekte olduğu artık daha net bir şekilde anlaşılmaktadır. Siyonist ve emperyalist güçlerle aynı hedef doğrultusunda birleşen CHP, Türkiye’ye karşı açıkça bir tutum sergilemektedir.
Boykot ve sokakları harekete geçirme çağrısı, CHP’nin siyasi hırsları uğruna ülkemizi nasıl riske atmaktan çekinmediğini göstermiştir. CHP, bu tutumla aslında siyasi ve ahlaki bir çöküş sürecini hızlandırmaktadır. Saraçhane-Söğütözü ve Silivri arasında yaşanan çıkar çekişmeleri ve artan kutuplaşma, iç barışımızı ve milli güvenliğimizi tehdit etme yolundaki amacına hizmet etmektedir.
CHP, yasa dışı marjinal grupların sözcüsü ve Türkiye düşmanlarının yan gözlemcisi durumuna düşmüştür. Bu tablo, bir partinin siyaset yerine dış güçlerin taşeronu haline geldiğini kanıtlamaktadır. CHP Genel Başkanı’nın 6 Nisan Kurultayı’nda yaptığı konuşma, gerçekte bir çirkinlik ve çirkinlik unsurları içermektedir.
Cumhurbaşkanımız hakkında söylenen “cunta başı” ifadeleri, akıl tutulması ve vesayet özlemi içerisinde bir kişinin hezeyanlarını yansıtmaktadır. Siyasi tarihimiz incelendiğinde, bu kavramların CHP içerisinde de geçerlilik kazandığı gözlemlenmektedir; “cunta” kavramı CHP ile özdeşleşmiştir. Bu gerçeği unutanlar, geçmişteki karanlık dönemleri tekrar açığa çıkartmak isteyenlerdir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın meşruiyetini tartışmaya açmak, bu makamı cuntacılıkla itham etmek, kesin bir darbe çağrısına işaret etmektedir. 15 Temmuz’daki hain darbe girişimini halk iradesiyle durduran Türk milleti, bu tür girişimlerin kesinlikle
