3’üncü Dünya savaşını yapay zeka çıkartıcak diye beklerken, gerizekalılar sebep olucak gibi görünmeye başladı.
Ben dahil milyonların artiz diye dalga geçtiği Volodimir Zelenski bütün dünyanın önünde, kendisiyle dalga geçen Amerika liderine Bürokrasi dersi verdi. Evet hep diyorum ya “Cesaret Bulaşıcıdır”…
Gündeme dair; Dervişe sormuşlar: “Deve türkü söyler mi ?”
Derviş: “Dinleyecek eşek bulursa değil türkü söylemek, Gazel bile okur” demiş !
Bilirsiniz İbadetin gizlisi makbuldür. Beşiktaş Dikilitaş Camii şerifi minber arkası 3. sıradan hayırlı teravihler canlar…
Bu arada çocukken ihtiyar diye dalga geçtiğim 50 yaş ve üstünden özür dilerim. Haklarını helal etsinler. Neyse yaa burdan aşağılacağım o kadar salak var ki! Eminim anca yarısını yarın anlarlar. Evet günün meşajını verip ibadetime döneyim; Neden mi toplama mantar yememelisiniz? Çünkü evini barkını yıktığınız her şirinin ahını alırsınız ve zehirlenirsiniz. Buna tıp dilinde, acil serviste vakai şiriniye diyorlar. Hadi gidin şimdi, vicdan mastürbasyoncusu süslümanlar sizi…
Malcolm X reisin dediği gibi; Kimse size özgürlüğü veremez. Kimse size eşitlik, adalet ya da başka bir şey veremez. Erkekseniz gidin ve kendiniz alın!
Ramazan ayı yüzü suyu hürmetine; Sana her gün daha muhtaç olan kullarına, Sana yakın olmanın yollarını aç Allah’ım!..
Reşat Nuri Güntekin yorgunluğumuzun nedenini öyle güzel anlatmış ki:
“Biz, hayır demeyi, işim var demeyi, olmaz demeyi beceremeyen insanlarız, yorgunluğumuz bitmez bizim.”
Tam Reşat Nuri’ye inat hayır demeyi öğrendik derken insanlar “hayır” dan anlamamaya başladı…
Dünyada bir uzaylı istiladı beklentisi başladı. Akabinde iki devler bir millet Azerbaycan halkı açıklama yaptı; Egər uzaylilar Türkiyə’yi istila ədərsə, Azərbaycan halxı bələ vaziyetin içinə soxmaya xazirdir…
Yürü bre Bolu Beyi, bu cenk amansız olacak…
Nihal Atsız Atam 40 sene evvelinden seslenmiş bize aslında; Bana göre Ticanilik, Nurculuk, yobazlık, komünizm ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, milli ülküden yoksunluktur.
Evet Coğrafya gerçekten kadermiş; “Ah Nemrut ah! Kendisine Hacc kurası çıkmayan Urfalı amca:
-“Allah bu Nemrut’un belasını versin!” diye yanındaki kişiye serzenişte bulunmuş.
Yanındaki kişi “Âmin de ne alakası var sana Hacc kurası çıkmaması ile Nemrut’un belasının; diye sormuş?
Urfalı amca cevap vermiş:
-“Ha o kafir, İbrahim’le iyi geçinseydi Kabe’yi Urfa’ya inşa edecekti, biz de her sene Urfa’da Hacc yapacaktık.” demiş!
Evet geçtiğimiz günlerde 28 Şubat senei devriyesini hatırladık. Ve baktım ki; artık tesettürle uğraşmıyorlar farkında mısınız?
Çünkü tesettür istedikleri kıvama geldi. Bonesiz şal, dar pantolon vs. Farza değil, tarza verilen ehemmiyet. Başörtüsü mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik!!!
Anlamayanı sözlüye alıcam; Okyanus için, balina küçük bir balıktır; bilge için, küçük balık bir okyanustur! Güneş, mumda gizlidir. Taamm anladınız değil mi?
Biz hâlâ dünyaya Yakup Cemil gibi Revolver’in namlusundan bakıyoruz. Gerisini ihanetin dürbününden bakanlar düşünsün.
Kaç kapıdan geçer insan ömrü boyunca?
Ardında dert, önünde umut ve güzellik vardır. Her güzel şey içinde mutlak bir Sevda taşır. Dedim ki, büyütürsem derdimi, büyüttüğüm derdim küçültür beni. Eğer küçültürsem o derdi, işte o dert o zaman büyütür beni…
Malumunuz yine geçtiğimiz günlerde Hocalı katliamını yad ettik. Türk’ü sinsice vuran ve memleketin içinde komitacılık faaliyetinde bulunan, çoluk çocuk demeden katleden düşmanları ve çetecilerini Anadolu’dan süren Talat Paşa’dan Allah razı olsun. Aklımızda Talat Paşa’nın bilgeliği ve feraseti, bağrımızda yanan Enver’in cesareti, yüreğimizi titreten Cemal’in ateşidir. Naramız ve tavrımız nettir…
“İttihatçılar ölür, ittihatçılık ölmez.”
Tanrı, Türk’ü korusun.
Yaklaşın hele size “Yengeç Sepeti Sendromu” nu anlatacağım. Yakalanan tek yengeç kapaksız kovadan rahatlıkla çıkabilirken sayı arttıkça kaçış imkansızlaşırmış.
Çünkü birbirlerini yukarı itmek yerine, aşağı çekerek engellerler. Sonunda kimse kazanamazmış.
Bu durum, Yengeç Sepeti Sendromu’nun çıkış noktası oluyor haliyle.
Sözüm ona ki; çevrenizde sizi “Yengeç Sepeti Sendromu” na sokan kim var ise acilen kurtulun.
Bunlar kendileri ulaşamıyorsa, sizin de hayalleriniz, hedefleriniz uzak olmalıdır mantığındadır.
Tek istekleri budur. Rekabetçi duygularla, hasetlik ve kıskançlıkla çabalarınızı sabote etmeye çalışırlar.
Yengeç Sepeti Sendromu, maalesef ki her alanda yaşanabilir…
Aklıma gelmişken kendinizi akıllı sanıyorsunuz ya, üzülüyorum; düşünsenize gerizekalısınız ve bundan haberiniz yok. Ama konumuz bu değil, kendi payımıza ya akıllı olsaydık hiç biriniz çekilmezdiniz…
Tembellik denen şey; yapılması gereken şeyleri maksimum erteleyip minimum enerji harcayarak yapmayı bilme becerisidir. Bu kombinasyona ulaşabilmek ince bir sanat gerektirir. Aslında tembel kişi yani ben en zor olanı seçmişimdirdi.
Bu arada benim cumhurbaşkanı adayım sn. Halit Ergenç’tir, nasılsa 4 sezon padişahlık tecrübesi var. Devlet adamı. Üstelik devletin bekâsı için gerektiğinde evladını bile feda edebilir yani.
Demem o ki; Dünya mavidir,
Tıpkı portakallar gibi.
O halde;
Hayat uçuyor,
Kuşlar kısa…
Müsade ederseniz bu güzelliğiniz karşısında bir ilahi söylemek istiyorum; deli deli oldum, dağa taşa sordum…
Sözlerime son vermeden Abdülkadir Geylani Hazretlerinin sözlerini hatırlayalım;
“Kalp huzuru istiyorsan insanların ne dediğine aldırış etme. Zira insanlar, yaratıcısından razı olmamışlar, senden nasıl razı olacaklar?”
Seni sevmeye hazır olmayan insanları serbest bırak…
Evet şahsım adına; alayınız serbestsiniz!!!
Direnin ey insanlar, hatta direnirken de gülümsemeyi bırakmayın. Saygı ve hürmetle büyük küçük demeden alayınızın ellerinden öperim…
Evet unutmadan; Cesaret Bulaşıcıdır…