Mukaddime
Bugün, Kadir Gecesi’nin ulviyetine ve Balkan Savaşları’nda kaybettiğimiz aziz şehitlerimizin hatırasına denk gelen müstesna bir gün. Öncelikle, bu kutlu geceyi en içten dileklerimle tebrik ediyor; şehitlerimizin ruhlarına birer Fatiha okumanın, hem dini hem de milli bir vazife olduğunu hatırlatmak isterim. Bu yazı, bir kutlamadan ziyade, bir anma ve ibret alma metni olarak kaleme almayı ulvi bir görev kabul ettim.
Balkan Savaşları (1912-1913), Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecindeki en acı safhalardan biridir. Bugün, bu savaşlarda kaybettiğimiz şehitleri anarken, yalnızca bir hüzün anması değil, aynı zamanda tarihsel, stratejik, politik ve sosyolojik bir muhasebe yapmak da gerekiyor. Balkanlar’da yaşananlar, sadece bir toprak kaybı değil, aynı zamanda demografik bir yıkım ve kimlik sorgulamasıydı.
Balkan Savaşları’nın Anatomisi
Birinci Balkan Savaşı (1912-1913):
Osmanlı İmparatorluğu’na karşı Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ’ın oluşturduğu Balkan İttifakı, Trablusgarp Savaşı’nın (1911) yarattığı zafiyetten faydalanarak saldırıya geçti.
Çatalca Savunması (1912): İstanbul’un son savunma hattı. Binlerce şehit verildi.
Edirne’nin Düşüşü (26 Mart 1913): Şehrin Bulgar ordusuna teslimi, Osmanlı için ağır bir prestij kaybı oldu.
İkinci Balkan Savaşı (1913):
Balkan devletlerinin Osmanlı’dan aldıkları topraklar üzerinde anlaşamayıp birbirleriyle savaşa girmesi.
Osmanlı, bu fırsatı değerlendirerek Edirne’yi geri aldı (21 Temmuz 1913).
Neden Kaybettik?
Askerî Zaaflar:
Osmanlı ordusunun modernize edilememesi, subaylar arasındaki siyasi çekişmeler (İttihatçılar vs. muhalifler).
Savaş öncesi ordunun terhis edilmesi gibi kritik hatalar.
Diplomatik Yalnızlık:
Büyük devletlerin Balkan ittifakını desteklemesi, Osmanlı’nın uluslararası arenada yalnız kalması.
Milliyetçi Ayaklanmalar:
Balkan halklarının Osmanlı’ya karşı bağımsızlık mücadelesi, imparatorluğun çokuluslu yapısının çözülmesi.
Sosyolojik ve Demografik Sonuçlar: Göçler ve Kimlik Krizi
Etnik Temizlik ve Göçler:
Savaşlar sırasında ve sonrasında yüz binlerce Müslüman (Türk, Arnavut, Boşnak) Balkanlar’dan Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldı.
Kayıp Şehirler: Selanik, Manastır, Üsküp, Kosova gibi kadim Osmanlı şehirleri elden çıktı.
Kimlik İnşası:
Balkan yenilgisi, Türk milliyetçiliğinin güçlenmesine yol açtı. “Kaybedilen vatan” imgesi, ulusal hafızaya kazındı.
Şehitlerimiz: İsimler ve Hatıralar
Balkan Savaşları’nda verdiğimiz şehitlerin tam listesi arşivlerde kısmen mevcuttur. Bazı önemli isimler ve unutulmaz direnişler:
Edirne Müdafii Şükrü Paşa:
Edirne’yi 155 gün savunan komutan. Teslim olmak zorunda kalınca, “Ben size teslim olmayı değil, ölmeyi emretmiştim!” dediği rivayet edilir.
Yüzbaşı Mustafa Kemal (Atatürk):
Çanakkale’den önce Balkan cephesinde savaştı. Sofya’da askeri ataşeyken savaşın yıkımını yakından gördü.
Diğer Bilinen Şehitler:
Binbaşı Nazım Bey, Yüzbaşı Salih Bey, Teğmen Hasan Efendi gibi yüzlerce subay ve er, tarih sayfalarında isimsiz kahramanlar olarak kaldı.
Arşiv Notu: Resmi kayıtlara göre, Balkan Savaşları’nda 50.000’den fazla Osmanlı askeri şehit düşmüştür. Ancak sivil kayıplarla birlikte bu sayı çok daha yüksektir.
Bugünün Dersleri: Balkanlar ve Türkiye
Stratejik Uyanıklık: Balkanlar, hâlâ jeopolitik gerilimlerin merkezidir. Türkiye, bölgedeki soydaşların haklarını korumak için diplomatik inisiyatifler almalıdır.
Tarihî Hafıza: Şehitlerimizi anmak, geçmişteki hatalardan ders çıkarmak demektir. Balkan Savaşları, “birleşik bir ordu, güçlü bir diplomasi” olmadan vatan savunmasının imkânsızlığını gösterir.
Kültürel Miras: Kaybettiğimiz topraklardaki Osmanlı eserleri (Mostar Köprüsü, Selimiye Camii gibi) korunmalı, ortak hafıza canlı tutulmalıdır.
Hâtıme:
Bugün, Kadir Gecesi’nin manevi ikliminde, Balkan Savaşları şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Onlar, vatan uğruna canlarını feda ederken, bize “bir daha unutma, bir daha dağıtma!” diye haykırıyorlar.
“Şehitler tepesi boş değil,
Biri var bekliyor…
Ve bir göğüs, nefes almak için;
Rüzgâr bekliyor!”
(Necip Fazıl Kısakürek)
Ne mutlu Türk’üm diyene!
Fatmir TÜRKKAN
Gazeteci – İç Mimar