AZ BİRAZ KARAKTERLİ OLUN YA!

Mehmet Saatçi bypipo@gmail.com



Çok merak ediyorum, şu kainat imamı bey 10 yıl önce ölse ülkede yas ilan edilir,
bayraklar yarıya iner “alimin  ölümü, alemin ölümü” paylaşımları için sıraya girerler ve mahşeri kalabalıkla diğer tarikat liderlerinde gördüğümüz gibi, islam dünyasından katılımcılarla defnedilir miydi?

Düşüncesi bile onlarca yıldır fikirlerinden rahatsız olan benim gibi vatanseverleri
rahatsız etmeye yetiyor.  

Leş haberi geldikten sonra sosyal medya ciddi br taziye çöplüğüne döndü.
Şu sosyal medya gerçekten rahatsız edici olabiliyor benim gibi düşünenler için. 

Bu arada bir kere bile cemaat sohbetlerine katılmamış, dershane ve okullarına gitmemiş, “Hoca Efendi” dememiş, kandırılmamış Türk gençleri olmanın haklı gururunu
biz yaşadık ama şu an şovunu onlar yapıyorlar.

Eski filozoflar iyi ki bu devirde yaşamıyorlar.
Düşünsenize gece vakti Descartes'in attığı "Düşünüyorum öyleyse varım.
" tweetinin altına  yat uyu boş yapma onun bunun evladı” diye yorum geliyor. Çok üzülürdü Descartes herhalde.

Gerçekten hainler çom çok bu ülkede. Bu çokluk aklıma Neyzen Tevfik’i getirdi.

Neyzen Tevfik, bir gün İstiklal Caddesi’nde yürürken; “Ulan Orospu Çocukları” diye bağırmış!.. 

Herkes, dönüp bakmış!..

Neyzen Tevfik gülümsemiş; ve

“Amma da çokmuşsunuz!” demiş...

Neyzen babanın dediği gibi ; "Ulan amma da çokmuşlar be!!"   

Yaklaşın yamacıma hazır imam diye bildiklerinizden biri daha gidince Salı vaazını ben vereyim; “İslam” 

Ne diyanetin saçmalıkları, ne de islam düşmanlarının oyuncağı olamaz. Küfr ile davamız vardır. O vakit “Ümmet-i Muhammed’den olan sancak dibine Cem olsun” Güven ve itimadımız Sanadır ey Celâl sahibi Rabbim, Hâl-i pürmelâlimizi ve maksudumuzu Sen bilirsin; O şer düşünenleri her işlerinde hüsrana uğrat, Sen dilersen onları bir an önce mahvedersin. Kutup ve bütün ebdâl kulların hürmetine,
Ricâlü’l-gayb yanındaki korunan sur,

Ve kahreden isimlerin hürmetine, Rabbim, Sen de silleni bu ıslah olmayan
zalimlere vur. Gözümüzden yaşı eksik etmeyenler, o göz yaşı
damlalarında boğulsunlar tez zamanda inşaAllah.

Bazen çirkin olduğumu unutup hayata kendimi çok kaptırıyorum.
Sonra aklıma yaşadıklarım geliyor, onlara göre insanı öldürmeyen şeyler tuhaflaştırıyor çünküm. Bende yeterince tuhafım ne güzel.

Hadi bakalım bugün için çok heyecanlıyım yine neler olmayacak acaba…

Artık bir şeylerin farkına vardım, insanları tanıdım, iyiyi kötüyü gördüm sonra olması gerektiği gibi davrandım değiştin dediler. 

Kimse kimseyi sevmiyor ama herkes herkesle samimi.
Herkes herkesi seviyormuş gibi yapıyor. Dostuna küsen, düşmanıyla yatıp kalkıyor. Menfaati biten masadan kalkıyor. Çekemeyen arkadan konuşuyor. Yaşanmamışlar yaşanmış gibi anlatılıyor. Herkes herkesle çok samimi, Ama kimse kimseyi sevmiyor.
Az biraz karakterli olun ya! 

İnsanları seviyorum da insanları sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum artık. Hani eskiden birbirimizi sevmenin değişik gevrek bir tadı vardı, insanları mutlu etmenin
lezzeti damağıma yerleşir orada mutlu mesut yaşardı. Artık o tat yok...
( Kendime not; kendine gel…)

Bir gönül inceliğidir biliyor musunuz, bir insana değerli olduğunu hissettirmek.
Yaş geldi geçti daha o kadar incesine denk gelemedim ne yazık ki? 

Tıp kitaplarında yazıyor mu bilmiyorum da hayal kırıklığı acayip mide bulantısı yapıyormuş.

Hadi o zaman günlük meşaşlı hikayeye gelelim; bir gün bir balık, bir kuşa aşık olur. Ölür aşkından, o derece yani. Kuş bu tabi herkese her şeye tepeden bakıyor ya. Diyor ki balığa; Ben de seni severim sevmesine de yuvamız neresi olacak nerde yaşayacağız aşkımızı, havada mı, suda mı? Ben suda yaşayamam diyor. Balık da diyor ki; Ben havada da karada da seni istiyorum, ölüyorum aşkından diyor. Çıkıyor sudan, saniyesinde can veriyor tabi aşkı için.

Peki ya kaybedilen ne şimdi, Hayat mı?
Veya kazanılan ne, aşk mı?
Balık ölüme aşık olduğunu göremeyecek kadar kör, kuş sevenin kıymetini bilemeyecek kadar nankör.
Balık sevdiğinin canına can verecek kadar fedakâr, kuş ise sevenin canını alacak kadar gaddar. Oysa aşık ölüme aşıkken, Maşuk ise ölümün ta kendisiymiş günün sonunda…

O zaman ne diyoruz; hepimiz kendimiz gibilere denk gelelim. İşte o zaman Hanyayı Konya’yı anlarız…

Sevenlerime çok yok ama işte vasiyetim olsun. Mezar taşıma şunların yazılmasını isterim; 
“Eğer hayatın bu kadar kısa olduğunu bilseydim hiçbir şeyi bu kadar uzatmazdım..” 

Mükemmel bir insan olamadım hayatın hiç bir döneminde. Ama yol ortasında göz yaşım akmasın diye, gökyüzüne bakmak zorunda kalacak hale getirilmeyi hak etmedim...

Dip notumuza gelelim; Siz siz olun, sizi seven insanı üzmeyin. Ahını almayın. Başınıza sarmayın. Hatta direnirken de gülümsemeyi bırakmayın. Saygı ve hürmetle büyük küçük demeden alayınızın ellerinden öperim…

Evet unutmadan; Cesaret Bulaşıcıdır…