Küresel jeopolitik risklerin artması, yatırımcıların altın gibi güvenli limanlara yönelmesine neden oldu. Son yıllarda yaşanan gelişmeler, bu trendi daha da belirgin hale getirdi.
Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve İsrail ile İran arasındaki gerilim, yatırımcıları altına yönlendiren önemli faktörler arasında yer alıyor. Bu durum, altına olan talebin artmasına ve yatırımcıların bu değerli metale yönelmesine neden oldu.
Ayrıca, bireysel yatırımcıların artan ilgisinin yanı sıra merkez bankalarının düzenli olarak altın alımları gerçekleştirmesi, dolar bazında ons altın fiyatlarının yükselişine katkıda bulundu. Son günlerde ABD’de Donald Trump’ın açıkladığı ek tarifeler ve ABD ile Çin arasındaki ticari gerginlikler, değerli metale olan ilgiyi daha da artırdı. Bu gelişmeler neticesinde, ons altın fiyatı 3 bin 500 dolar seviyesinin üzerine çıkarak tarihi bir rekora imza attı.
Cumhuriyet Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda, külçe altının diğer yatırım araçlarından farklı performansı dikkat çekti. Nisan ayında yıllık bazda Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde, külçe altın yüzde 31,17, mevduat faizi (brüt) yüzde 16,26 ve avro ise yüzde 0,90 oranlarında reel getiri sağladı.
Diğer yandan, devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) yüzde 0,91, dolar yüzde 3,80 ve BIST 100 endeksi ise yüzde 20,29 oranlarında yatırımcılarına kaybettirdi. Yatırım araçlarının son iki yıl içindeki performansına bakıldığında, külçe altın, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde, son 24 ayında yatırımcısına sürekli olarak reel getiri sağladı. Bu dönem içinde, yıllık bazda reel getiri sunan tek yatırım aracı olarak öne çıktı.
BİST 100 endeksi, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde son 24 ayda 16 kez yatırımcılarını memnun ederken, dolar 10, avro da 12 ayda reel getiri sağladı. Mevduat faizi son 24 ayda 6 kez, DİBS ise 3 kez yatırımcılarına Yİ-ÜFE’nin üzerinde reel getiri sunan yatırım araçları arasında kaydedildi.