Yılın başlangıcında altın fiyatlarının bu kadar yüksek olmasının beklenmediğini belirten Katılım Emeklilik Varlık Yönetimi Direktörü Fatih İlker Yiğit, dünya genelindeki politik gerginliklerin ve artan risklerin yanı sıra faiz indirim süreçlerinin de altının önemli bir kazanç kaynağı olduğunu vurguladı. Yiğit, bu haftaki Sigorta Sayfası programının konuğu olarak, ABD Merkez Bankası FED’in faiz indirim sürecine gireceği beklentisinin, Çin ve Rusya’nın altın talebinin devam etmesinin yanı sıra İran-İsrail ve Hindistan-Pakistan arasındaki gerginliğin, önümüzdeki 2 yıl içinde altın fonlarının yatırımcılarına kazanç sağlayacağını kaydetti. Ayrıca yılsonuna kadar para piyasası fonlarının da tercih edilebileceğini ifade etti.
ABD’nin Çin’e karşı bu denli şahin bir tutum sergilemesini beklemediğini aktaran Yiğit, bu durumun dolarda değer kaybına yol açabileceğini dile getirdi. Uzun vadeli para birimlerine yatırım yapmanın doğru olmadığını ve para birimlerinin varlık sınıfları karşısında değer kaybettiğini de sözlerine ekledi.
Yiğit, geçmiş 10 yılı değerlendirerek altın ve hisse taşıyan fonların ortalama 10 katından fazla getiri sağladığını belirtti. Gelecek döneme dair iki kritik konunun bulunduğunu ifade eden Yiğit, bunların Rusya savaşı ve Çin ile ABD arasındaki ilişkiler olduğunu vurguladı. İran ile ABD ilişkilerinin seyrinin de önemli olduğunu söyleyen Yiğit, önümüzdeki 2 yıl boyunca FED’in faiz indirimine gideceğini ve Çin ile Rusya’nın altın alımlarının devam etmesinin altın fiyatlarının artışını göstereceğini belirtti.
Çin’e yönelik uygulanan tarifenin ABD’de enflasyonist baskılara yol açabileceğini ifade eden Yiğit, ABD’nin doları korumak amacıyla faiz artırmak zorunda kalabileceğini, ancak bunun zaman alacağını ve kısa vadede faiz indirim beklentilerinin bulunduğunu dile getirdi.
YILSONUNA KADAR PARA PİYASASI FONU
Yüksek getirilerin bulunduğu alanlarda riskli varlıklara yönelinmemesi gerektiğini belirten Yiğit, Merkez Bankası’nın yeniden faiz artırımının ardından yatırımcıların para piyasası ve kısa vadeli kira sertifikası fonlarına yöneleceğini aktardı. Merkez Bankası’nın politikaları ve beklentileri doğrultusunda yıl sonuna kadar bu fonların tercih edilebileceğini dile getiren Yiğit, uzun vadeli tahvil bono fonlarının mevcut durumunu teknik olarak uygun bulmadığını ifade etti.
Öngörülemeyen iç ve uluslararası politik gelişmeler dikkate alınmadığında, mevcut ekonomik politikalar çerçevesinde döviz kurunda önemli bir hareket beklemediğini söyleyen Yiğit, BES fonlarının çeşitlendirilmesinde %50 para piyasası, %35 altın ve %15 hisse fonunun mantıklı olacağını açıkladı. Hisse senedi fonlarına yatırım yapmanın şu anda pek anlamlı olmaktan uzak olduğunu belirten Yiğit, şirket bilançolarının yüksek faizlerden olumsuz etkilenebileceğini, ancak enflasyon ve dövizdeki artışların hisse piyasalarında önemli kazançlar sağladığını hatırlattı. Yıl sonuna doğru faiz indirimlerinin başlamasıyla hisse senetlerinde hareketlenmeler olabileceğini de belirterek, bu süreçte hisse fonlarının değerlendirilmesinin mümkün olabileceğini aktardı.