İran gazetesi Tehran Times yazarı Mona Hojat Ansari, 13 Haziran’da İsrail’in İran’a yönelik gerçekleştirdiği saldırılarla başlayan çatışmalar hakkında bir değerlendirme yazısı kaleme aldı.
Yazıda, çatışmaların İran’daki yansımalarına dikkat çekilirken ilk olarak Tahran’ın sabah bir patlamayla uyanmasının ardından bunun Israil’in bir saldırısı olabileceği ihtimaline dair bir düşüncenin aklından bile geçmediği ifade ediliyor.
ABD ve İran heyetlerinin nükleer müzakerelerinin Umman’da başlaması beklenirken, İsrail’in bu görüşmelerden yalnızca iki gün önce Tahran’ı vurması, ülkede büyük bir şaşkınlık oluşturdu.
Ansari, bu saldırının sonuçları itibarıyla, ABD Başkanı Trump’a karşı giderek yumuşayan İran kamuoyunun yeniden Trump’a karşı daha sert bir pozisyona geçmesini sağladığını dile getiriyor.
İran, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun neden olarak sunduğu “İran’ın nükleer silah yapma kapasitesinin gelişmekte olduğu” görüşünü kesin olarak reddetmektedir. İranlı yazar, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ve Batılı istihbaratların İran’ın nükleer silah yapma niyetinin olmadığını sürekli olarak teyit ettiğini savunarak, “Eğer İran bir nükleer silah geliştirmeyi düşünürse, bu İsrail’in saldırılarının bir sonucu olacaktır.” şeklinde ifade etti.
Mona Hojat Ansari, İran’ın nükleer tesislerinin yerin altında olduğunu ve konvansiyonel silahlarla yok edilemeyeceği gerçeği ile beraber, İsrail’in bu bilince rağmen saldırıda bulunmasını eleştiriyor. “İsrail, İran’a saldırarak Hamaney rejimini devirmeyi amaçladı ama bu hamlesinde başarısız oldu.” ifadesini kullandı.
“İlk patlamayı duyduğumuzda İsrail saldırısı olduğuna inanamadık”
“Cuma sabahı erkenden beni uyandıran gürültü, öncelikle bir deprem yaşandığı düşüncesini aklıma getirdi. Ya da belki bir inşaat alanında kaza olmuştu. Ancak o sırada Tahran’daki konutlara yönelik bir İsrail saldırısının aklıma gelmesi imkansızdı.”
İlk anda kimse olanları tam olarak kavrayamadı. “ABD ve İsrail, diplomatik süreçlerin ortasında nasıl böyle bir saldırı gerçekleştirebilirdi?” konusunda şüpheler içindeydiler. Saldırıdan kısa bir zaman önce, ABD ile dolaylı nükleer müzakerelere ilişkin bazı meslektaşlarımla görüşmüştüm. Bazı kişiler, bu görüşmelerde ilerleme kaydedilebileceğine inanıyordu. Hatta bazıları Trump’ın Netanyahu’ya saldırmaktan vazgeçmesi gerektiğine dair mesaj gönderdiğini öne sürdü.”
Trump’ın “deli” olarak tanımlansalar bile, Batı Asya’daki yapı hakkında net bir düşünce sahibiydi. Bölgedeki yeni bir savaşın, özellikle de İran’ın yer aldığı bir çatışmanın kimseye fayda sağlamayacağını anlayacağına inanıyorlardı.
Ancak Trump’ın beklenenden daha çılgın olduğu ortaya çıktı. Bir yandan Umman’da İranlılarla görüşmelere hazırlanırken, diğer yandan İsrail’e İran’daki konutları, nükleer tesisleri ve askeri bölgeleri vurması için istihbari destek sağlıyordu. Bu saldırılar sonucunda 250’den fazla sivilin yanı sıra üst düzey birçok İranlı askeri komutan ve nükleer bilim insanı hayatını kaybetti.”
“İsrail İran’a neden saldırdı?”
Netanyahu, saldırıların amacının İran’ın nükleer silah geliştirmesini engellemek olduğunu savunuyor. Ancak bu iddia, konu hakkında az çok bilgi sahibi olanlar da dahil çok az