Şekerli gıdaların, genellikle tatlı isteğini gidermek ve mutlu hissetmek amacıyla tüketildiği bilinse de, bu ürünler insan sağlığı ve beyin fonksiyonları üzerinde ciddi olumsuz etkiler doğuruyor.
Yapılan araştırmalar, aşırı şeker alımının obezite, diyabet ve kalp hastalıkları gibi fiziksel sağlık problemlerine neden olmasının yanı sıra, kan şekeri seviyelerindeki ani dalgalanmalarla bilişsel işlevlerde de olumsuz etkilere yol açtığını gösteriyor.
Aşırı tüketilen şeker, işlenmiş gıdalar aracılığıyla farkında olmadan alınabiliyor ve bu durum beyindeki ödül mekanizmasını uyararak dopamin salgısını artırıyor. Bu etki, madde bağımlılıklarına benzer bir hale getirerek kişilerin şekerli gıdaları tekrar tüketme isteğini artırıyor.
Uzmanlar, çokuluslu gıda şirketlerinin pazarlama stratejilerinin özellikle çocuklar ve gençleri hedef aldığını belirterek, bu durumun önüne geçmek amacıyla daha sıkı yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor.
YEMEK TERCİHLERİ 0-3 YAŞ GRUBUNDA ŞEKİLLENIYOR
ABD’deki Kuzey Carolina Üniversitesi’nin Beslenme Bölümü’nden Profesör Barry Popkin, insanın tatlıya olan eğiliminin hayatta kalma içgüdüsüyle bağlantılı olarak geliştiğini aktardı.
Popkin, tarih boyunca meyve ve böğürtlen gibi doğal kaynaklardan aldıkları şeker ve besin ögelerini hayatta kalmak için kullanan insanların, tatlıyı olumlu bir işaret olarak gördüğünü, buna karşın acı tatların ise zehirli bitkilerden korunmak için olumsuz bir sinyal olarak algılandığını belirtti.
Ancak günümüzde şeker tüketiminin kontrolsüz bir şekilde arttığını vurgulayan Popkin, özellikle şeker, doymuş yağ ve katkı maddeleri içeren aşırı işlenmiş gıdaların bağımlılık benzeri etkiler yarattığını aktardı.
Popkin, bu ürünlerin işleniş biçimlerinin bağımlılık yapıcı hale geldiğini dile getirerek, bu gıdaların madde bağımlılığında olduğu gibi sınıflandırılması yönünde bilim dünyasında artan bir baskı olduğunu da ifade etti.
0-3 yaş grubundaki çocukların damak tadı ve yemek tercihlerinin şekillenmeye başladığını belirten Popkin, “Eğer bu yaş grubundaki çocuklar tatlı gıdaları fazla tüketirse, ileride de tatlı gıdaları tercih edeceklerdir” şeklinde konuştu.
Popkin, bu yaş grubundaki çocuklara sunulan bebek mamalarında yüksek miktarda şeker bulunduğunu ifade ederek, “0-3 yaşındaki bir çocuğun vücuduna ek şeker alması için mantıklı bir sebep yok” dedi.
ÇOCUKLAR ŞEKER BAĞIMLILIĞINDA EN SAVUNMASIZ GRUP
ABD’li nörobilim uzmanı Dr. Nicole Avena, şekerin dopamin sistemi ve beyin üzerinde bağımlılık yapan maddelerin etkilerine benzer etkiler yarattığını belirtti.
Avena, şekerin bağımlılık yapıcı özelliklerinin insanların işlenmiş gıdalardan vazgeçmesini zorlaştırdığını vurgularken, çocukların bu bağımlılığa karşı en savunmasız grup olduğunu dile getirdi.
Çocukların tatlı gıdalara olan eğiliminin yetişkinlere göre daha fazla olduğunu belirten Avena, gıda endüstrisinin bunu dikkate alarak yoğun bir pazarlama stratejisi yürüttüğünü kaydetti.
Avena, şekerli ürünlerin pazarlanması için kısıtlamalar getirilmesi gerektiğini savunarak, bu tür ürünlerin iş ve aile sorumlulukları arasında denge kurmaya çalışan ebeveynler için pr