DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Herkes ne düşünürse düşünsin, ülkemizin gençlerinin tabutlarını taşımak istemiyoruz; biz barışı taşımak istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Bakırhan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, diğer siyasi partilere gerçekleştirdikleri ziyaretlerden ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile olan görüşmelerinin olumlu geçtiğinden bahsetti.
“Terörsüz Türkiye” hedefinin başarısı için güven ortamının oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Bakırhan, bu güvenin inşa edilmesi için toplumun ikna edileceği bir söylem ve uygulama içerisinde olunması gerektiğini belirtti.
Bu süreçte, özellikle AK Parti gibi geçmişte deneyim kazanmış siyasi figürlerin öne çıkmasının önemini vurgulayan Bakırhan, “Toplumsallaşma süreci için onların aktif rol alması elzemdir.” dedi.
Devam eden çalışmaları halka ulaştırmak amacıyla sahada aktif olduklarını aktaran Bakırhan, şunları ifade etti:
Bakırhan, “Terörsüz Türkiye” çabalarıyla ilgili endişeleri olanlara seslenerek, “Bu ülkenin başkenti, dili ve bayrağıyla hiçbir problemimiz yok. Sorunlarımız, Türkiye’nin değerleriyle değil, rejimin demokratik olmayan yapısıyla ilgilidir.” açıklamasında bulundu.
AK Parti ve MHP ile yaptıkları görüşmeler nedeniyle eleştiriler aldıklarını hatırlatan Bakırhan, “Barış ve demokrasi, bizden ve Cumhur İttifakı’ndan daha büyüktür. Barış ve demokrasi yolunda ucuz siyasi hesapları reddediyoruz.” dedi.
Barış karşıtlarına kesinlikle fırsat vermeyeceklerini vurgulayan Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kimsenin ayrıcalıklı yaşamı için milyonların geleceğini heba etmesine izin vermeyeceğiz. Bu sözümüzdür. Kim ne derse desin, artık omuzlarımızda bu ülkenin gençlerinin tabutlarını taşımak istemiyoruz; biz barışı omuzlamak istiyoruz. Yaşamın kutsallığına inanıyoruz ve ortak vatanımızda demokratik bir yaşam için her zaman hazırız. Türkiye’nin yeni yüzyılda bir barış anlaşmasına ihtiyacı var. Bu anlaşmanın kaynağı ve tarafı toplum olmalıdır. Barış misakı ile yaşamda birleşerek ilerleyeceğiz. Bu misak, Türk-Kürt ilişkilerinde yeni bir çağın kapılarını aralayacaktır. Bu sadece bugünün değil, gelecek yüzyılların da refahını ve huzurunu garanti eden bir taahhüttür. Halklar arasında kurulacak demokratik bağ, her şeyden daha önemli ve değerlidir.”