Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Ahmet Yıldız, BM Güvenlik Konseyi’nde deniz güvenliği konusunu ele alan oturumda görüşlerini paylaştı.
AA’nın haberine göre, Yıldız, Türkiye’nin deniz güvenliği ve denizde hukukun üstünlüğünü güçlü bir şekilde savunduğunu vurgulayarak, “Denizlerle çevrili bir ülke olarak, seyrüsefer özgürlüğünü ve denizlerin ile okyanusların barışçıl kullanımını korumayı öncelikli olarak görmekteyiz.” dedi.
Deniz güvenliğinin, küresel ticaret, ekonomik kalkınma ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile bağlantılı olduğuna dikkati çeken Yıldız, bu alandaki tehditlerin çeşitlenip geliştiğini belirtti.
Yıldız, Türkiye’nin uluslararası topluluk tarafından gerçekleştirilen deniz korsanlığı, silahlı soygun ve denizde terörizmle mücadele eden ortak operasyonlara aktif katılımını vurgulayarak, Somali, Aden Körfezi, Arap Denizi ve Afrika Boynuzu gibi bölgelerdeki misyonları anımsattı.
Ayrıca, terörizm, organize suçlar, kaçakçılık ve deniz yollarını kullanan insan ticareti ile kararlı bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğine değinen Yıldız, bu tehditlere karşı Türkiye’nin stratejisinin uluslararası işbirliğine dayandığını ifade etti.
Kızıldeniz ve Aden Körfezi’nde yaşanan gerginliklerin, Gazze’deki İsrail saldırganlığının bölgesel etkileri olduğu ve deniz seferlerini tehdit ettiği uyarılarını hatırlatan Yıldız, ABD ile Yemen’deki Husiler arasında sağlanan ateşkese olumlu yaklaştıklarını ve bunun bölgedeki deniz güvenliğini artırmasını umut ettiklerini aktardı.
“KARADENİZ’İN İSTİKRARI, KÜRESEL GIDA PAZARININ TIRMANMASINI ÖNLEMEK İÇİN KRİTİK ÖNEME SAHİP”
Büyükelçi Yıldız, Karadeniz’in güvenliğinin Avro-Atlantik bölgesinde her zaman önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, 1936 Montrö Sözleşmesi’nin sağladığı hassas dengeleri ve Türkiye’nin bu hükümleri titizlikle uygulamasının, Karadeniz’de herhangi bir askeri çatışmanın yaşanmamasına olanak tanıdığının altını çizdi.
Son üç yıl içerisinde Ukrayna’da devam eden savaşın etkilerine rağmen, Karadeniz’de stratejik dengenin büyük ölçüde korunduğunu kaydeden Yıldız, “BM ve ülkemiz öncülüğünde gerçekleştirilen Karadeniz Tahıl Girişimi, sadece küresel gıda krizini önlemek açısından büyük bir diplomatik başarı değil, aynı zamanda bölgedeki deniz güvenliğinin artırılmasında da önemli bir rol oynamıştır.” şeklinde konuştu.
Yıldız, “Karadeniz’in istikrarı, küresel gıda pazarının tırmanmasını ve bozulmasını önlemek için önemli bir konumda kalmaya devam ediyor.” dedi.
Türkiye’nin BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (UNCLOS) taraf olmamakla birlikte, bu sözleşmenin önemini kabul ettiğini belirten Yıldız, Türkiye’nin taraf olmama kararının, kapalı ve yarı kapalı denizlerdeki özel koşulları yeterince dikkate almayan hükümlerden kaynaklandığını söyledi. Bu durumun Türkiye’nin deniz hukukuna saygı duymadığı anlamına gelmediğine de dikkat çekti.
Bunun yanı sıra, UNCLOS’un ne evrensel ne de kapsayıcı bir düzenleme olduğunu ifade eden Yıldız, sözleşmeye taraf olmayan bir ülke olarak, UNCLOS’un “deniz güvenliğine ilişkin yegane hukuki çerçeve” olarak tanımlanmasına katılmadıklarını vurguladı.