Demokrat lider Chuck Schumer, dün “2025 Başkanlık Hava Taşımacılığı Güvenlik Yasası” adı altında yeni bir tasarıyı duyurdu. Bu tasarının, yabancı ülkelere ait uçakların başkanlık uçağı olarak kullanılmasını yasaklamayı ve dönüşüm projelerine fon aktarımını engellemeyi hedeflediği belirtiliyor.
Schumer, bu konudaki açıklamasında, “Trump, kendi menfaatleri uğruna Amerikan halkını ve başkanlık makamını satma konusunda ne denli istekli olduğunu defalarca gösterdi” şeklinde ifadelerde bulundu.
Güvenlik önlemlerinin bu uçağın güvenliğini sağlamak için milyarlarca dolara mal olacağını belirten Schumer, yapılan değişikliklerin kesin bir güvenlik sunmayacağına dikkat çekti. “Senato’nun ulusal güvenliğimiz için harekete geçmesi, Amerikalıları koruması ve yabancı bir uçağın ‘Air Force One’ kodunu asla almasına izin vermemesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Katar Başbakanı El Sani, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Müttefikler arasında bu tür durumlar oldukça olağandır” diyerek tartışmaların odak noktasına değindi.
El Sani, Katar’ın ‘nüfuz satın alma’ iddialarıyla anılmasının yanıltıcı olduğunu ve ABD’nin bu duruma inanmadığını, Katar’ı güvenilir bir ortak olarak görmesinin umut edildiğini ifade etti. Ayrıca, geçmişteki rüşvet suçlamalarına atıfta bulunarak, Katar’ın herhangi bir yanlışlık yaptığını gösteren bir kanıt olmadığını vurguladı.
Katar’dan uçak hediye teklifi tartışma yarattı
Eski Başkan Trump, 12 Mayıs’taki Orta Doğu ziyareti sırasında Katar’ın Boeing 747-8 uçağını hediye etmek istediğini açıklamıştı. Pentagon’un 40 yılı aşkın süredir hizmet eden başkanlık uçağı “Air Force One” yerine bu teklifi kabul edeceğini belirten Trump, yeni uçağın “tamamen ücretsiz” olacağını vurgulamıştı.
Bazı Demokrat senatörler, Trump’ın bu açıklamasının; “yabancı istihbarat servislerinin ve ABD’ye zarar vermek isteyen düşmanların lehine tehlikeli bir fırsat doğurduğunu” öne sürerek, böyle hediyelerin kabul edilmesine karşı çıktı. Demokrat Partiden gelen tepkilere yanıt veren Trump ise, bu fırsatın sadece “aptalların” kaçırabileceği bir durum olduğunu savundu.
