1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. Altın Fiyatlarında Jeopolitik Riskler ve Dalgalanmalar

Altın Fiyatlarında Jeopolitik Riskler ve Dalgalanmalar

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasıyla birlikte uyguladığı politikaların, küresel ekonomik aktiviteyi etkileyen endişeleri artırdığı, jeopolitik risklerin yanı sıra ABD Merkez Bankası (Fed) politikalarındaki belirsizliklerin de emtia piyasalarında dalgalanmalara yol açtığı gözlemleniyor. Bu durum, yatırımcıların yeni yönler aramasına neden olmaktadır.

İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan, Rusya’nın 8-10 Mayıs tarihleri arasında bir ateşkes olacağını hatırlatarak, bu süre zarfında Ukrayna’nın dronlarla bir saldırı düzenleyebileceği spekülasyonlarının altın fiyatlarında önemli yükselişlere yol açabileceğini belirtti.

Hindistan-Pakistan arasındaki gerilim nedeniyle olası bir saldırının da altın fiyatlarını yukarı çekebileceğini ifade eden Manukyan, bu konunun finansal dinamiklerden bağımsız olduğunu vurguladı.

Manukyan, bazı ülkelerde kur hareketlerinin etkisiyle küçük ve bireysel yatırımcılar için altın fiyatlarının yükselmesinin talebi düşürdüğünü kaydetti. Merkez bankalarının perspektifinden bakıldığında, global koşullarda 3200-3300 dolar arasında büyük bir fark olmadığına da dikkat çekti. Onlar için önemli olanın, dolar likiditesinin yeterliliği veya bu likiditenin bir krize yol açıp açmayacağı olduğunu söyleyerek, “Eğer bir rahatsızlık hissedilirse veya dolar likiditesi stoku oluşturulmak istenirse, altın alımları azaltılabilir ve hatta mevcut altınlar satılabilir.” şeklinde konuştu.

Manukyan, altın ons fiyatında olası geri çekilmelerin, yükselişleri tetikleyen merkez bankalarından kaynaklanacağını belirterek, mevcut seviyelerde altın fiyatlarının 3200 doların altına doğru bir hareket göstermesinin sağlıklı olacağını değerlendirdi.

Kısa vadede altının değer kaybı yaşamasının mümkün olduğunu belirten Manukyan, “Kriz öncesi dönemde dolar değer kazanıyordu ya da ABD Merkez Bankası (Fed) faizleri yükseltiyordu. Ancak altın bu durumdan etkilenmedi. Jeopolitik gerginliklerin çözülmesi için basit ticaret anlaşmalarının yeterli olmayacağı düşüncesindeyim. ABD ile Çin arasındaki ayrışma açık şekilde ortada. Bu nedenle, yatırımcıların ABD tahvillerine dönüş yapacakları fikrinin kalıcı olmayacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Manukyan, bakır talebine ilişkin olarak da yorumda bulunarak şunları söyledi:

“Eğer ABD, gündemindeki politikaları hayata geçirebilirse, Çin’in imalat sanayi güç kaybedecek. Bu durum, kaçınılmaz bir zayıflamayı doğurur. Ancak, aynı zamanda ABD’nin planlarını hayata geçirmesi, Batı dünyasının yeniden endüstrileşmesi anlamına da gelecektir. Dolayısıyla talep, Çin’den Batı fabrikalarına yönelmelidir. Burada zamanlama farklılık gösterebilir ama öncelikle bir Çin kaynaklı düşüş yaşanacak, ardından ABD’nin istediği şekilde yeniden endüstrileşme olursa, talepte artış söz konusu olabilir.”

“Gümüş, altın gibi finansal sistemin kalbine yerleşebilecek bir varlık değil”

Manukyan, gümüşün altın gibi finansal sistemin merkezine yerleşme kapasitesine sahip olmadığını ifade etti. Piyasalarda olumlu durumlar yaşandığında gümüşte spekülatif bir yükseliş olabileceği ya da altın fiyatlarının yükseldiği dönemde gümüşün daha hızlı bir artış kaydedebileceğini vurguladı.

Manukyan, “Eğer altındaki düzeltme sona ererse, fonlar kısmen altından çıkıp değerli metaller arasında hareket ederek gümüş piyasasına geçebilir ve bu durum, fiyatları yukarı itebilir.” şeklinde belirtti.

Alt

Altın Fiyatlarında Jeopolitik Riskler ve Dalgalanmalar
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir