Küresel teknoloji ortamı, Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasındaki keskin rekabetin etkisiyle yeniden şekilleniyor. Yarı iletken çiplerden yapay zekaya, siber güvenlikten veri yönetimine kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan bu mücadele, dünya ekonomisini ve teknolojik yenilikleri derinlemesine etkiliyor. Habertürk.com teknoloji editörü Cem Özenen’in, teknoloji stratejileri uzmanı Nisa Kaya ile yaptığı röportaj, bu yarışın hem tehlikelerini hem de sunduğu fırsatları aydınlatıyor. Kaya’ya göre, Türkiye bu karmaşık yapıda stratejik bir adımla ‘teknolojik ticaret merkezi’ olma potansiyeline sahip.
ABD-ÇİN REKABETİ TEKNOLOJİYİ YENİDEN TANIMLIYOR
Amerika Birleşik Devletleri, yapay zeka geliştirmede liderliğini sürdürürken, NVIDIA gibi firmalar ve 52 milyar dolarlık yerli çip üretim yatırımları ile yarı iletken sektörü üzerindeki hakimiyetini koruyor. Çin ise bu yarışta devlet destekli projelerle var olmaya çalışıyor; ancak ABD’nin ihracat kısıtlamaları, teknolojik ilerlemesini sekteye uğratıyor. Kaya, yarı iletken çiplerin, yapay zeka ve siber güvenliğin merkezinde yer aldığını belirterek, bu küçük bileşenlerin bilgisayarlardan askeri sistemlere kadar her şeyin yönetiminde kritik bir rol üstlendiğini ifade ediyor.
.png
Çin, siber güvenlik alanında önemli ilerlemeler kaydetse de, yarı iletken ithalatındaki bağımlılığı, ülkenin zayıf noktası haline geliyor. Kaya’nın dikkat çektiği bir başka husus, Çin’in yarı iletkenleri petrolden daha fazla ithal etme durumudur. ABD’nin bu konudaki kısıtlamaları, Çin’in teknolojik gelişim hızını yavaşlatmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel tedarik zincirlerinde de dalgalanmalara yol açıyor.
TÜRKİYE İÇİN ALTIN FIRSAT
Küresel teknoloji savaşında Türkiye’nin konumuna gelirsek, Kaya, Türkiye’nin coğrafi avantajları sayesinde ‘teknoloji ticaret merkezi’ olabileceğini belirtmektedir. “Stratejik şekilde hareket edilirse, Türkiye bu alanda önemli bir merkez olma potansiyeline sahip” diyen Kaya, mevcut tedarik zinciri sorunlarının Türkiye’yi bir buluşma noktası yapabileceğini savunuyor. Ancak bunun için yerli teknoloji üretiminin artırılması ve eğitimli insan kaynaklarına yatırım yapılması gerektiğini vurguluyor.
Kaya, Türkiye’nin teknoloji ihracatında geride kaldığını ve kendi çiplerini ve veri merkezlerini üretmediği sürece yapay zeka girişimlerinin sürdürülebilir olmayacağını dile getiriyor. “Yabancı yatırımlardan faydalanmalıyız, aynı zamanda kendi Ar-Ge yatırımlarımızı da artırmalıyız” diyen Kaya, devlet desteği ve uluslararası standartlara uygun eğitim programlarının gerekliliğine işaret ediyor. Özellikle yapay zeka uzmanlarının yetişmesi için kapsamlı eğitim programlarına ihtiyaç olduğunu belirtirken, “Dünyanın en prestijli üniversiteleri bile teknolojinin hızına yetişmekte zorlanıyor. Bizim eğitim standartlarımızın günümüz teknolojisine uyum sağlaması gerekiyor” şeklinde konuşuyor.
MESLEKLERİN YÜZDE 40’I ETKİLENECEK
Yapay zekanın iş dünyasını dönüştürücü etkisini vurgulayan Kaya, IMF’nin bir araştırmasına dayanarak 2025 yılı itibarıyla dünyadaki işlerin %40’ının yapay zekadan etkileneceğini belirtiyor. Sağlık sektöründe robotik cerrahi ve ilaç gelişt