Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurgül Bozkurt, halk arasında verem olarak bilinen tüberkülozun, tarih boyunca insanlıkla birlikte var olan ama günümüzde tamamen tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ifade etti. Ayrıca, Türkiye’de tüberküloz görülme sıklığının azaldığını da aktardı.
Tüberkülozun köklerinin milattan önceki dönemlere dayandığını belirten Bozkurt, “18. yüzyıldan önce hastalığın nedeni bilinmiyordu. Ancak bu dönemde hastalığı tetikleyen basilin keşfi ile tüberkülozun enfeksiyon hastalığı olduğu tanımlandı. Tarih boyunca kan tükürme gibi dikkat çekici semptomları, birçok film ve eserde işlenmiştir. Hastalığın en yaygın belirtileri arasında öksürük, balgam, ateş, gece terlemesi ve özellikle öğleden sonraki yüksek ateş yer alıyor. Bu belirtiler hastalar tarafından genellikle soğuk algınlığı veya basit bir enfeksiyon olarak algılanıyor. Ancak erken tedavi edilmediğinde, tüberküloz akciğerde kalıcı hasar bırakabilir” dedi.
Doç. Dr. Bozkurt, tüberkülozun dünya genelinde hala yaygın bir problem olduğunu belirterek, “Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de tüberküloz hala güncel bir sağlık sorunu. 1970’li yıllarda sağlık çalışanlarının özverili çabaları sayesinde hastalığın sıklığında bir azalma yaşandı. Türkiye’de tüberküloz sıklığı 100 binde 14 civarındadır. Gelişmemiş ülkelerde, örneğin Güney Afrika’da, tüberküloz görülme sıklığı daha yüksektir; gelişmiş ülkelerde ise bu oran oldukça düşüktür. Ülkemiz de bu eğilimle paralel bir seyir izliyor” şeklinde konuştu.
“TEDAVİ ÜCRETSİZ VE DEVLET KONTROLÜNDE”
Tüberkülozun tamamen tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Bozkurt, tedavi süreci hakkında şu bilgileri verdi: “Tüberküloz teşhisi konulan hastalar, Sağlık Bakanlığı’na bağlı Verem Savaşı Dispanserlerine yönlendirilir. Tedavi süreci tamamen ücretsizdir ve hastalar herhangi bir katkı payı ödemezler. Tedavi sürecinde hastaların ilaç kullanımı, bir sağlık profesyoneli veya aileden bir gönüllü tarafından izlenir. Bu yöntem ‘Doğrudan Gözetimli Tedavi’ (DGT) olarak adlandırılmakta ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilmektedir. Önceden tedavi süresi iki yıla kadar uzayabiliyorken, günümüzde bu süre Sağlık Bakanlığı tarafından altı aya indirilmiştir. İlk iki ay daha yoğun ilaç kullanımı gerektiren tedavi süreci, sonraki dört ayda iki ilaçla devam etmektedir. Ancak ilaçların düzenli kullanılmaması durumunda dirençli tüberküloz gelişebilir ve bu hastalığın tedavisini zorlaştırır” şeklinde konuştu.
“BULAŞICI BİR HASTALIK”
Tüberkülozun solunum yoluyla bulaştığını kaydeden Bozkurt, özellikle aynı evde yaşayan bireyler arasında bulaşma riskinin yüksek olduğunu vurguladı. “Tüberküloz hastası olan bir bireyin yakın temaslıları mutlaka sağlık kontrolünden geçmelidir. Ülkemizde bu muayeneler Verem Savaşı Dispanserlerinde ücretsiz bir şekilde gerçekleştirilmektedir” dedi.
“VEREM AŞISI BEBEKLİKTE KORUMA SAĞLIYOR”
Verem aşısının bebeklik döneminde uygulanduğunu hatırlatan Bozkurt, erişkin yaşındaki koruyuculuğunun sınırlı olduğunu ifade etti. Doç. Dr. Bozkurt, “
