Bakterilerin plaklar halinde birikmesi sonucunda meydana gelen diş taşları, bireylerin hem fonksiyonel hem de estetik açıdan olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır. Diş taşlarının temizlenmesi, gelecekte oluşabilecek ileri düzeydeki sağlık sorunlarının önlenmesine yardımcı olduğunu belirten Dt. Oğuz Selim Yardımcı, sert diş fırçalama ve kürdan kullanımının sıklıkla göz ardı edildiğini vurguladı. Diş taşlarının, diş eti çekilmeleri sırasında oluşan cepleri daha da derinleştirerek, kök yüzeyinin de temizlenmesini gerektiren durumlar ortaya çıkardığını ifade etti. Yardımcı, “Diş taşı kontrolü her altı ayda bir yapılmalıdır” dedi.
“ABARTILI OLURSA MİKRO ÇATLAKLAR OLUŞABİLİR”
Diş taşı temizliği esnasında hastaların talepleri doğrultusunda bazen aşırıya kaçılması durumlarının yaşandığını belirten Yardımcı, bu tür durumların dişlerde mikro çatlakların meydana gelmesine neden olabileceğini açıkladı. Yardımcı, “Bazı hastalar dişlerindeki küçük lekelerin dahi temizlenmesini isteyerek diş hekimlerini zorlayabiliyor. Bu da istenmeyen sonuçların doğmasına neden olabilir. Mikro çatlaklar oluşarak, dişlerin daha hızlı sararmasına yol açar. Bu nedenle diş taşı temizliğinde aşırı taleplerden kaçınılmalıdır” şeklinde konuştu.
“ENFEKSİYON VE DİŞ KAYBINA YOL AÇABİLİR”
Yemek artıklarının ve bakterilerin diş taşlarının oluşumuna zemin hazırladığını belirten Dt. Yardımcı, “Günlük besinlerin ağzımızda bıraktığı artıklar ve mikroplar zamanla diş taşlarına dönüşmektedir. Diş taşları ilerleyici bir süreçte kronik enfeksiyonlara yol açabilir ve bu enfeksiyonlar diş köküne kadar inerek diş kaybı ile sonuçlanabilir. Bu istenmeyen durumların önüne geçmek için diş taşı tedavisinde erken teşhis ve müdahale büyük önem taşıyor. Diş eti tedavisinin ardından bazı hastalar diş hassasiyeti ve diş eti kanamaları yaşayabilirler. Diş eti kanamaları genellikle 4-5 gün içinde, diş hassasiyeti ise ortalama 15-20 gün içerisinde kendiliğinden geçecektir” diye ekledi.